ZİYNET EŞYALARININ VARLIĞININ, SONRASINDA DA ZİYNET EŞYALARININ DAVALIYA VERİLDİĞİ İDDİASININ İSPATI • ZİYNET EŞYALARININ DAVALI KOCAYA İADE EDİLMEMEK ÜZERE VERİLDİĞİNİN, DAVACI KADININ İSTEĞİ VE ONAYI İLE BOZDURULUP MÜŞTEREK İHTİYAÇLAR İÇİN HARCANDIĞI HUSUSUNUN İSPATI • ZİYNET EŞYALARI, EŞLER ARASINDA AKSİNE BİR ANLAŞMA VEYA BU KONUDA YEREL BİR ADET BULUNMADIKÇA EVLİLİK SIRASINDA KİM TARAFINDAN HANGİ EŞE TAKILMIŞ OLURSA OLSUN KADIN EŞE BAĞIŞLANMIŞ SAYILIR VE ARTIK ONUN KİŞİSEL MALI NİTELİĞİNDEDİR.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını
kanıtlamakla yükümlüdür (TMK mad.6). İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak
isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK mad.190). İspat yükü, hayatın olağan
akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Buna göre, öncelikle, ziynet eşyalarının varlığının, sonrasında da ziynet eşyalarının davalıya verildiği
iddiasının ispatı davacı kadına, bu ziynet eşyalarının davalı kocaya iade edilmemek üzere verildiğinin,
davacı kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususunun ispatı ise
davalı kocaya aittir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tanık beyanları ve düğün görüntülerine
göre ziynet eşyalarının varlığı sabit olup, öncelikle mahkemece ziynet eşyalarının davalı kocaya verilip
verilmediğine yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, gerekçede de bu hususta bir
değerlendirmede bulunulmamıştır.
O halde, Mahkemece yapılacak iş, tarafların bu husustaki tüm delilleri toplanarak, yeniden taraf
tanıklarından ziynet eşyalarının davalı kocaya verilip verilmediğinin, dava konusu ziynet eşyalarının
akıbetinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tanık beyanlarının çelişmesi
halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması, tüm deliller
birlikte değerlendirilerek ziynet eşyalarının davalı kocaya verildiğinin ispat edilememesi halinde
davanın reddine karar verilmesi olmalıdır.
Diğer yandan, ziynet eşyalarının davalı kocaya verildiğinin ispat edilmesi halinde ise;
Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet
bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış
sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir (TMK mad. 1, 6, 220/1-1, 222/1, HMK mad. 190,
YHGK’nin 04.03.2020 tarihli ve 2017/ 3-1040 E., 2020/240 K. sayılı kararı). Aksi halde, eşlerden
hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır (TMK mad. 222/2).
Somut olayda, varlığı ispatlanan 14 ayar 1 künye, 15 gramdan 2 adet bilezik, 10 gramdan 12 adet
bilezik kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda
yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe
bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ancak varlığı ispatlanan 1 adet tam altın ve 65 adet çeyrek altın ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğunun ispat
edilememesi halinde eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş ise, taraf tanıklarından eşler arasında ziynet eşyalarına yönelik
bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak
açıklattırılması, tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle
çelişkinin giderilmeye çalışılması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, kadına özgü olan ziynet
eşyalarının kişisel mal olmadığının davalı koca tarafından, kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının ise
kadının kişisel malı olduğunun davacı tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanması halinde
sonucuna göre, aksi halde kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının eşlerin paylı mülkiyetinde kabul
edilerek karar verilmesi olmalıdır. Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması
doğru olmamıştır…. 24.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay Kararı – 8. HD., E.
2020/944 K. 2020/5388 T. 24.9.2020 Avukat & Arabulucu Özkan Ertekin – www.ertekinhukuk.com.tr