Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL DAVASI

EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL DAVASI

EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL DAVASI

PAYINDAN AZ YER KULLANDIĞINI İLERİ SÜREN PAYDAŞIN SORUNUNU ELATMANIN ÖNLENİLMESİ DAVASI İLE DEĞİL, KESİN SONUÇ GETİREN TAKSİM VEYA ŞUYUUN SATIŞ YOLUYLA GİDERİLMESİ DAVASI AÇMAK SURETİYLE ÇÖZÜMLEMESİ GEREKMEKTEDİR.

PAYDAŞLAR ARASINDAKİ ELATMANIN ÖNLENİLMESİ DAVALARINDA ÖNCELİKLE TÜM PAYDAŞLARI BAĞLAYAN HARİCİ BİR TAKSİM SÖZLEŞMESİ VE ÖZEL BİR PARSELASYON PLANIN OLUP OLMADIĞI VEYA FİİLİ KULLANMA BİÇİMİNİN OLUŞUP OLUŞMADIĞI ÜZERİNDE ÖZENLE DURULMALI, VARSA ÇEKİŞMELİ YERİN KİMİN KULLANIMINA TERK EDİLDİĞİ SAPTANILMALI, HARİCİ VEYA FİİLİ TAKSİM YOKSA UYUŞMAZLIK YUKARIDA DEĞİNİLDİĞİ GİBİ, TMK’NİN MÜŞTEREK MÜLKİYET HÜKÜMLERİNE GÖRE ÇÖZÜMLENMELİDİR

KURAL OLARAK, İNTİFADAN MEN EDİLMEDİKÇE PAYDAŞLAR BİRBİRLERİNDEN ECRİMİSİL İSTEYEMEZLER

İNTİFADAN MEN KOŞULUNUN GERÇEKLEŞMESİ  VE İSTİSNALARI

İNTİFADAN MEN KOŞULUNUN GERÇEKLEŞTİĞİ İDDİASI, HER TÜRLÜ DELİLLE KANITLANABİLECEKTİR

 

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davalılardan … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın ise kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

 

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu 136 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile 137 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda hissedar olduğunu, tarla niteliğinde olan taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığını, davalıların müştereken kullandıkları taşınmazları üç yıldan beri işgal ettiğini öne sürerek davalıların yapmış oldukları müdahalenin men’ine ve fazlaya dair hakları saklı kaymak kaydı ile 1.000,00TL işgal tazminatının yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı …, paydaşların kendi aralarında taksim yaptıklarını, paydaşlardan … ve … … hisselerini rızaları ile ortak olarak ektiğini, davacının yerini kullanmadığı açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

 

Davalı … ise, dava konusu taşınmazlara müdahalesinin bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

 

Mahkemece, davalı … aleyhine açılan davanın ispatlanamadığı, davalı …’nın ise dava konusu taşınmazları dava dışı paydaş … ile birlikte ortakçı-yarıcı olarak kullandığının sabit olduğu gerekçesi ile, davalı … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın ise kısmen kabulü ile, davalının taşınmazlara elatmasının önlenmesine, yarıcı sıfatı nazara alınarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen ecrimisil bedelinin yarısı oranında sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.

 

1.Davalı … vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,

 

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı … vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

 

2.Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,

 

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazların davacı ile dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davalı …’nın ise kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan her hangi bir hakkının bulunmadığı, mahkemece yapılan keşif sonucunda davalının 137 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1461 m2, 136 ada 3 parselin ise 18.693,00 m2′ lik alanını kullandığının belirlendiği anlaşılmaktadır.

 

Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

 

Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Borçlar Kanunu’nun 2l3., Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, ” ahde vefa” kuralının yanında TMK’nin 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.

 

O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK’nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.

 

Ecrimisil ise, kötüniyetli şagilin malike ödemekle yükümlü olduğu tazminat olup en azı kira geliri en çoğu ise tam gelir yoksunluğudur.

 

Kural olarak, intifadan men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğini davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkâr etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

 

Bu nedenle, sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)

 

Somut olaya gelince; davalının paydaşların kendi aralarında taksim yaptıklarını, paydaşlardan … ve … … hisselerini rızaları ile ortak olarak ektiğini beyan ettiği, tanık olarak dinlenen dava dışı paydaş …’nun da dava konusu taşınmazlarda herkesin kullandığı yerin belirlendiğini, kendisinin fiilen taşınmazları ekip biçmediğini, davalıya ekip biçmesi için yarıcı-ortakçı olarak verdiğini, davacının taşınmazlarda cüzi bir paydaşlığının olduğunu, davanın kötü niyetle açıldığını, davacının da bu taşınmazların başka bir yerini fiilen kullandığını beyan ettiği anlaşılmıştır

 

O halde, mahkemece tarafların iddia ve savunması üzerinde durularak, paydaşlar arasında uzun süredir kabul edilen fiili bir kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının, davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı taşınmaz kısmının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, ecrimisil isteğinin ise yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca değerlendirilmesi, yukarıdaki ilke ve esaslar uyarınca taşınmazların tamamı bakımından araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir…. 01.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.  T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2018/4663 K. 2020/4307 T. 1.7.2020

Avukat & Arabulucu Özkan ERTEKİN

www.ertekinhukuk.com.tr

 

 

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?