Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

TİCARİ DAVA SAYILMAMA – İŞYERİ SİGORTA SÖZLEŞMESİ NEDENİYLE RÜCUEN ALACAK İSTEMİNE DAİR BAŞLATILAN İCRA TAKİBİNE YAPILAN İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

TİCARİ DAVA SAYILMAMA – İŞYERİ SİGORTA SÖZLEŞMESİ NEDENİYLE RÜCUEN ALACAK İSTEMİNE DAİR BAŞLATILAN İCRA TAKİBİNE YAPILAN İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

·        Ticari dava sayılmama – işyeri sigorta sözleşmesi nedeniyle rücuen alacak istemine dair başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davası

·        Ticari dava sayılmama – Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir

·        Ticari dava sayılmama – halefiyet hakkına dayanan rücu davası bir ticari dava sayılamaz

·        ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı

·        ticari işler

·        TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi

·        Görev ilişkisi – 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir

·        Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır

·        Ticaret Sicil Tüzüğüne göre ticari işletmenin unsurları; gelir sağlama hedefi, bağımsızlık, devamlılık, esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadır

·        Ticari işletmenin unsurları – Esnaf faaliyeti sınırlarını aşma unsuru, ayırıcı unsurdur

1-) Dava, işyeri sigorta sözleşmesi nedeniyle rücuen alacak istemine dair başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.

Davacı, dava dilekçesinde; işyeri sigorta sözleşmesi gereğince sigorta şemsiyesi altına aldığı işyerinin davalının distribütörlüğünü yaptığı soğutucu dolap motor arızası ile meydana gelen yangın sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinin sigortalısına ödediğini ileri sürerek zarar sorumlusundan rücuen alacak isteminde bulunmuştur.

Davacı …, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.

Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 3. maddesinde, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlenmesi mevcuttur.

Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.

Ticaret Sicil Tüzüğüne göre ticari işletmenin unsurları; gelir sağlama hedefi, bağımsızlık, devamlılık, esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadır. Esnaf faaliyeti sınırlarını aşma unsuru, ayırıcı unsurdur.

Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalının bir limited şirket olduğu, davacıya sigortalı işyerinin Fatih Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre “gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olarak çay ocağı-kahvehane” işlettiği anlaşılmakla; davacıya sigortalı işyerinin esnaf faaliyeti sınırlarını aşıp aşmadığı bir ticari işletme olup olmadığının araştırılması ve ticari işletme olması halinde, uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Ticaret Mahkemesi olabileceğinin mahkemenin davada görevli olup olmadığının hükümde tartışılması; mahkemenin görevli olduğu sonucuna varılması halinde işin esası hakkında hüküm tesisi; aksi halde ise, HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir….  02.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.    17. HD., E. 2019/4492 K. 2020/4279 T. 2.7.2020

 

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?