Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

İŞ KAZASI – ÖLÜM – DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI – FARAZİ DESTEK – ANNE VE BABA

İŞ KAZASI – ÖLÜM – DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI – FARAZİ DESTEK – ANNE VE BABA
  • İŞ KAZASI – ÖLÜM – DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI – FARAZİ DESTEK – ANNE VE BABA

DAVA : A- )Davacı İstemi;

 

Davacılar vekili dava ve ek dilekçesinde özet olarak; iş kazası neticesinde vefat eden sigortalının eş, çocuk, anne, baba ve kardeşleri lehine maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

 

B- )Davalı Cevabı;

 

Davalılar ve vekilleri cevap dilekçeleri ile akabinde özet olarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

 

C- )İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;

 

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davacı eşe 120.312,00 TL maddi tazminat ve 50000 TL manevi tazminatın; davacı çocuğa 20.897,00 TL maddi tazminat ile 35000 TL manevi tazminatın; davacı anne ve babaya 20000 TL ve kardeşlere 4000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar verilmiştir.

 

D- )Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;

 

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesince, davacı eşe 120.312,00 TL maddi tazminat ve 100.000 TL manevi tazminatın; davacı çocuğa 20.897,00 TL maddi tazminat ile 60000 TL manevi tazminatın; davacı anne ve babaya 20000 TL ve kardeşlere 4000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar verilmiştir.

 

E- ) 1-Davacıların Özetle Temyiz Nedenleri;

 

– İş kazasında murisin kusuru olmadığını,

 

-Murisin eş, çocuk ve babasının maddi tazminat istemi yönünden yapılan hesaplama kriterlerinin hatalı olduğu, miktarlara itiraz ettiklerini,

 

-Bütün davacılar yönünden manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

 

2- )Davalı … Müh. Proje Endüstriyel İnşaat Tesisat Montaj Nak. Ltd. Şti.’nin Özetle Temyiz Nedenleri;

 

– Tanıkları dinlenmeden karar verildiği, hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiğini,

 

– Olayın oluşunda kendilerine kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını,

 

-İşçinin çalıştığı alanın üst katında diğer davalı şirketin çalışanları tarafından bilgileri olmaksızın kesim yapıldığı ve alt kattaki işçiye çarptığını,

 

-Aktif çalışma yaşının işin niteliğine göre belirlenmesi gerektiği, murisin 60 yaşına kadar bu işi yapmasının mümkün olmadığını,

 

– Davacı eş lehine takdir edilen maddi tazminatın fahiş olduğunu,

 

-Manevi tazminatın diğer davalının ekonomik durumuna göre şekillendiği, kendi durumlarının dikkate alınmadığını,

 

-Davacı … çocuk lehine takdir edilen manevi tazminatların fahiş olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

 

3- ) Davalı …  Fabrikaları A.Ş.’nin Özetle Temyiz Nedenleri;

 

-Diğer davalıya anahtar teslimi yolu ile verildiği, husumet nedeni ile red kararı verilmesi gerektiğini,

 

– Eser sözleşmesi gereği diğer davalının her türlü tedbiri alma yükümlülüğü olduğu, maddi ve manevi tazminat istemlerini reddi gerektiğini,

 

-Sözleşme gereği diğer davalının çalışma programını kendilerine aktarması gerektiği, olay günü çalışmanın bildirilmediğini,

 

-Diğer davalının kendilerinin uygun bulduğu çalışma programına uygun hareket etmeyerek kazaya sebep olduğu, montaj işlerine o aşamada başlamasının mümkün olmadığını,

 

-Yapılan iş içerisinde demontaj işinin bulunduğu, bu kısmın diğer davalının iş kapsamından çıkarılarak kendileri tarafından yapılması konusunda anlaşıldığını,

 

-Kendilerinin mekanik ekipman demontajı sırasında diğer davalının montaj ekipleri ile sahaya gelerek acele ettiği, iş programını hızlandırmaya çalıştığını,

 

– Kazanın diğer davalının asli kusurundan kaynaklandığını,

 

-Diğer davalının vinç kapasitesinin 8 tona çıkarılmasına kadar işe devam etmeyeceklerini bildirmesine rağmen işlemin yapılmasını beklemeksizin sahaya geldiklerini,

 

-Kaynak kesme işinin kendi dormenleri tarafından denetlendiği, aksi yöndeki raporun hatalı olduğunu,

 

– Manevi tazminat istemlerinin fahiş nitelikte olduğu, anne-baba ve kardeşler lehine hükmedilen manevi tazminatın yasaya aykırı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir

 

F- ) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;

 

1- )Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalılar vekillerinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

 

2- )Dava, 14/02/2017 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının eş, çocuk, anne, baba ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

 

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesince, davacı eşe 120.312,00 TL maddi tazminat ve 100.000 TL manevi tazminatın; davacı çocuğa 20.897,00 TL maddi tazminat ile 60000 TL manevi tazminatın; davacı anne ve babaya 20000 TL ve kardeşlere 4000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, davacı baba için istenen maddi tazminat ile fazlaya ilişkin taleplerin de reddine karar verilmiştir.

 

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 22/06/2018 tarih 2016/5 E – 2018/6 Sayılı kararında, ana ve/veya babanın çocuğunun haksız fiil ve/veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için SGK’dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların ana ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir.

 

Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.

 

İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre; ”Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa , bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır”.

 

Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.

 

Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, sigortalının destek gücünün, ana ve/veya babanın destek ihtiyacı ile beklenilen destek şeklinin ve miktarının yaşam deneylerine uygun olması gereğidir.

 

Öte yandan; sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölümü hâlinde ana ve/veya babaya ölüm geliri bağlanabilmesi için 5510 Sayılı Kanun’un 34/d maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu maddeye göre; “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25’i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25’i, oranında aylık bağlanır”.

 

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümü nedeniyle gelir bağlanması halinde; yapılan ödemeler ve bağlanan gelirin Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre Kurum tarafından rücu edilebilen kısmı belirlenen destekten yoksun kalma zararından indirilecektir.

 

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler”.

 

Türk Borçlar Kanununun 51. maddesine göre ise; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler”.

 

Ana ve babaya ölüm geliri bağlanıp bağlanmaması, destek ilişkisinin varlığı yönünden olmasa da tazminatın belirlenmesi noktasında dikkate alınmalıdır. Zira asgari ücretin altında geliri bulunan ve Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanan ana ve/veya babanın destek ihtiyacının bulunduğu ve ölen sigortalının maddi destekte bulunduğunun karine olarak kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.

 

Kurumca gelir bağlanmayan davacı ana ve/veya babaya sigortalının fiili desteği kanıtlanmadan, sigortalının gelirinden bir bölümünün pay olarak ayrılacağının kabulü, ölenin desteğinden fiilen yararlanan eş ve çocukların destek zararlarının karşılanamaması sonucunu doğurur.

 

Bakım gücü-bakım ihtiyacı; bu konuda önemli olan, kimlerin yardımcı, kimlerin yardım gören olabilmeye elverişli oldukları değildir; somut olaylar ve belirli kişiler bakımından geleceğe uzanacak ve gelecekte dahi mümkün olabilecek biçimde kimlerin gerçekten yardımcı, kimlerin yardım gören olduklarıdır. Yardımcı ( =destek ) kavramı, bakım gücünü; yardım gören kavramı ise bakım ihtiyacını gerektirdiğinden, şayet bakım gücü yoksa destekten; bakım ihtiyacı mevcut değilse, yardım görenden söz edilemez. Bundan başka aradaki sıkı ilişki dolayısıyla birinin yokluğu durumunda diğerinin varlığı da düşünülemez. Bu yönden, destekten yoksun kalma davasında davalı taraf, bakım gücü ve bakım ihtiyacının olayda var olmadığını savunabilir. Tazmin alacaklısı sıfatiyle dava açmış olan davacı, yaşam deneyimleri ve olayların olağan yürüyüşü nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmesi durumu söz konusu bulunmadıkça bakım gücünü ve bakım ihtiyacını ispat zorundadır ( M. Çenberci, İş Kanunu Şerhi-1978 Ankara, shf 846 ve devamı ).

 

Bu durumda; destekten yoksun kalınan zararın belirlenmesinde, ölen sigortalının elde ettiği gelirin miktarına göre destek gücünün kapsamının ne olduğu, sürekli ve düzenli destek olup olmadığı ve davacıların destek ihtiyacının bulunup bulunmadığı varsa bu ihtiyacın ne şekilde karşılandığının dikkate alınması gerekir.

 

İçtihadı Birleştirme Kararında söz edildiği gibi, bakma kavramı; “Para ve para ile ölçülebilecek bir değer olabileceği gibi bir hizmet ifası ve yahut benzeri yardımlar şeklinde olabilir. Bu nedenle, desteğin yardımının yanızca parasal nitelikte olması bakım gücünün varlığı için koşul değildir”. Ancak aksi kanıtlanmadıkça, sigortalının ileride yapacağı farazi desteklerden olan; ana ve babasının bakım ihtiyacı ileride gerçekleşirse bakım ihtiyacını gidermek, bazen ziyaret etmek, evlerinde yardım etmek, kendilerine alışveriş yapmak, yemek yapmak vs. gibi destekler hesaplanabilir nitelikte değildir.

 

Somut olaya gelince; davacı babanın destek olgusu gerekçesi ile zararının hesaplanmadığı açıktır. Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; ölen sigortalının gelirinden sürekli destekte bulunduğu ileri sürülüp, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre maddi delillerle hesaplanabilir sürekli ve düzenli fiili bir desteğin varlığı da kanıtlanmamıştır.

 

Bu durumda Mahkemece, farazi desteğin karine olduğu kabul edilerek, Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddeleri uyarınca, somut olayın özelliğine göre davacı anne ve/veya babanın birbirlerine desteği ile varsa diğer çocuklarından alabilecekleri destek de dikkate alınarak davacı baba lehine hakkaniyete uygun, makul bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurması isabetsizdir.

 

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

 

O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…. dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ – E. 2019/5758 – K. 2020/1460 – T. 5.3.2020   – Avukat  & Arabulucu Özkan Ertekin – www.ertekinhukuk.com.tr

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?