Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

HİZMET AKDİ – ESER SÖZLEŞMESİ SORUNU – ÖLÜMLÜ KAZA

HİZMET AKDİ – ESER SÖZLEŞMESİ SORUNU – ÖLÜMLÜ KAZA

 

  • HİZMET AKDİ – ESER SÖZLEŞMESİ SORUNU – ÖLÜMLÜ KAZA

DAVA : Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

 

İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karara karşı davacı Kurum ile davalılardan … vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı Kurumun istinaf isteminin esastan reddine, davalılardan … vekilinin istinaf isteminin kabulüyle, davaların reddine karar verilmiştir.

 

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

 

KARAR : I- )İSTEM:

 

Davacı Kurum, 20.05.2013 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ile yapılan tedavi yardımından oluşan Kurum zararının davalılardan tahsilini talep etmiştir.

 

II-CEVAP:

 

Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın yan binanın çatısına çıkmasının yapılan işle ilgisi olmadığını, olayın iş kazası olark kabul edilemeyeciğini, ceza davasında alınan bilirkişi raporunda tüm kusurun ölene verildiği ve sanıkların beraat ettiğini, kendilerinin mütevaffaya böyle bir talimat vermediklerini ve çatıya çıkması konusunda bilgilerinin bulunmadığını, kazanın kendi inisiyatifi ile çatıya çıkması neticesinde meydana geldiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

 

III-MAHKEME KARARI:

 

A- )İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

 

İlk Derece Mahkemesince önce taleple bağlı kalınarak, sadece …’ye karşı açılmış olan davanın kabulüne karar verilmiş, bu kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince karar kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderilmiş, ilk derece mahkemesi yeniden yaptığı yargılama neticesinde;

 

Kendisi de inşaat işçisi olarak geçimini sağlayan ve o sırada Mersin Stadyumu inşaatında çalışan davacının evinin sıva yapılması işinin eser sözleşmesi kapsamında olduğu ve istisna akdine dayandığı bu sebeple davalı …’ün işveren, kazazedenin de davacının çalışanı yani işçisi durumunda olmadığı, olayın meydana gelmesinde kazazede …’ın sıva işine başlamadan önce ve sıva işine devam ettiği sırada davacıya sormadan tamamen kendi iradesi ile hareket ederek çalışmaya başladığı, kazanın olduğu gün hiçbir yetkiliye ve şahsa sormadan iskele üzerine sarkan asma dallarına çatı üzerine koyduktan sonra tekrar kendi iradesi ile çatı üzerinden toplayıp alırken, dikkatsiz ve tedbirsiz davranması sonucu çatı aydınlatma levhasının üzerine bastığı aklı selim ve tecrübeli bir sıva ustası olmasına rağmen gereken tedbirleri almadığından %100 oranında kusurlu olduğu, olayın meydana gelmesinde kazazede …’ın dışında başkaca kişilerin kusurlarının bulunmadığı, olayın iş kazası olmayıp davalıların da herhangi bir kusuru bulunmadığından, kurumun rücuen tazminat talebi yasal koşulları gerçekleşmemiş olduğu gerekçesiyle “Davaların reddine” karar verilmiştir.

 

B- )BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:

 

Sigortalı ile … arasında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığı, eser sözleşmesinin tarafı olarak da kusurlu bulunmadığı gerekçeleriyle davacı … vekilinin istinaf başvurusunun reddinin gerektiği, davalı …’ün istinaf istemi yönünden de davanın niteliği ve alacak miktarına göre nisbi vekalete hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekçeleriyle;

 

-Davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,

 

-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,

 

-Davaların reddine,

 

-Davalı … lehine takdir edilen 7.151,65 TL vekale ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’e verilmesine…” karar verilmiştir

 

IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:

 

Davacı Kurum vekili, aradaki sözleşmenin eser sözleşmesi olmayıp hizmet sözleşmesi olduğu, evinde tadilat yapan davalı …’nin sigorta ödemek zorunda olduğu, alınan kusur raporlarının çelişkili olduğu ve ceza mahkemesindeki beraat hükmünün hukuk mahkemesini bağlamayacağı gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.

 

V- )İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:

 

1- )Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve özellikle birleşen dava davalıları … ve ….’nin kusuru bulunmadığından bu davalılar hakkında verilen hükmün isabetli oluşuna göre, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

 

2- )Dava, 20.05.2013 tarihli kazada vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve tedavi giderinden oluşan Kurum zararının 5510 Sayılı Kanun’un 21. 76. ve 23. maddeleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.

 

Somut olayda; davalı …’e ait binanın sıva işinin ölen …’a verildiği, …’ın, sıva yapılan binanın yan tarafındaki ….’ne ait deponun çatısına çıktığı sırada çatı kaplama malzemesinin kırılarak yüksekten düşmesi neticesinde vefat ettiği, bu kazada taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olup hizmet sözleşmesinin vasıflarını taşımadığı gerekçesiyle verilen hüküm eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalıdır.

 

Mahkemece, ölen sigortalı ile davalı … arasında hizmet akdi- istisna akdi ilişkisinin oluşup oluşmadığı yeterince irdelenmemiştir.

 

Uyuşmazlık davalı … ile ölen … arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinde toplanmaktadır.

 

Davalı ile müteveffa arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin hizmet akdi – istisna akdi olup olmadığı, istisna akdinin şartlarının oluşup oluşmadığı saptanmalıdır.

 

5510 Sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendine göre; hizmet akti ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılırlar. Söz konusu Kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş, yalnızca Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesine atıfla yetinilmiştir. 4857 Sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi ( hizmet akdi ) tanımlanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı mülga Borçlar Kanununun 313 – 354. maddelerinde de bu konuda düzenlemeler yapılmıştır.

 

Borçlar Kanununda anılan sözleşme, “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmış, aksine hüküm bulunmadıkça, hizmet akdinin özel şekle tabi olmadığı belirtilmiş, ücretin, zaman itibarıyla olmayıp yapılan işe göre verilmesi durumunda da işçinin belirli veya belirsiz bir zaman için alınmış veya çalışmış olduğu sürece akdin “parça üzerine hizmet” veya “götürü hizmet” altında varlığını koruduğu açıklanmıştır.

 

Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırt edici ve belirleyici özelliği, “zaman” ile “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında ( bağımlılık ) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. 5510 Sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasında işveren aynı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) ve ( c ) bentleri kapsamında sigortalı sayılan kimseleri çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak tanımlanmış olup, hizmet akdi tanımı ile hizmet akdine tabi olarak çalıştıran kimse içiçe geçerek belirlenecek hususlardır.

 

Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde hizmet akdi, “Hizmet akti bir mukaveledir ki, onunla işçi muayyen ve gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder” şeklinde tarif edilmiştir. Hizmet akdinden söz edebilmek için belirli bir işin, işverene bağımlı olarak çalışma karşılığında bir ücret mukabili yapılması gerekmektedir.

 

Borçlar Kanunu’nun 355 ve 356. maddelerinde düzenlenen istisna akdinde ise “belirli bir işin belirlenen bedel mukabilinde işverenin mesai kısıtlamasına tabi olmadan yapılıp veya başkalarına yaptırılıp teslim edilmesi” söz konusudur. Hizmet akdinde sürdürülen ve devam eden hizmet, istisna akdinde ise, işten hasıl olacak sonuç önemlidir.

 

Tüm bu açıklamalar karşısında, müteveffa … ile davalı … arasındaki hukuki ilişkinin hizmet akdi olduğu anlaşıldığından, kusur durumları bu kapsamda irdelenmeli, gerek görülmesi halinde, kazayla ilgili olarak Mersin 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/116 E. – 222 K. sayılı dosyası da dikkate alınarak kusur durum ve oranlarının belirlenmesi için yeniden alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyet raporu alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.

 

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik araştırma, inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

 

O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen hüküm bozulmalıdır.

 

SONUÇ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ – E. 2019/5415 – K. 2020/3608 – T. 22.6.2020 – Avukat & Arabulucu Özkan ERTEKİN

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?