Depremden zarar gören kooperatif üyesinin depremzedelere yapılacak yardımdan yararlandırılma istemi
Davacının 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde hasar gören kooperatif konutlarındaki ortaklığı ile ilgili olarak yaptığı hak sahipliği başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada, Kocaeli İdare Mahkemesi 16.3.2004 günlü ve E:2003/1702, K:2004/360 sayılı kararıyla; 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirler ile Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 28. maddesi ile Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 16. 17. ve 21. maddeleri hükümleri birlikte değerlendirildiğinde hak sahipliğinden yararlanabilmek için iki aylık süre içersinde talep ve taahhütname vermenin zorunlu olduğu, talep ve taahhütname vermeyenlerin hak sahipliğinden yararlanamayacağı sonucuna ulaşıldığı, dava konusu olayda ise, ilgilinin kooperatifler için ilan edilen iki aylık süre ve mazeretliler için idarece tanınan 20.11.2000-20.12.2000 tarihleri arasında hak sahibi olabilmek amacıyla talep ve taahhütname vermediği anlaşıldığından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti; Kocaeli Valiliği tarafından savunma verilmemiş olup, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından verilen savunmada istemin reddi gerektiği savunulmuştur,
Danıştay Tetkik Hakimi: Erhan Çiftçi
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı: Mehmet Ali Samur
Düşüncesi: Yapı kooperatifi üyesi olan davacının, deprem nedeniyle yıkılan kooperatif binalarından dolayı hak sahibi olmak amacıyla yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
7269 sayılı Kanuna 597 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1.maddesiyle eklenen Geçici 21.maddesinde, 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle yıkılan veya ağır ve orta derecede hasar gören % 70 seviyesinde tamamlanmış konut kooperatiflerinin üyelerine yalnız bir kooperatif ve bir tek üyelik için hak sahipliği tanınacağı, hak sahiplerinin tesbitinde, kooperatif yönetim kurulunca hazırlanmış ve imza altına alınmış olan noterden onaylı en son üye isim listesinin esas alınacağı belirtilmiştir.
Olayda, davacının üyesi olduğu yapı kooperatifine ait blokların inşaat seviyelerinin %40, %70, %85 ve %90 olmak üzere farklı düzeylerde bulunduğu, üyelerin bireysel olarak hak sahipliğinden yararlandırılması amacıyla çekilen kur’a sonucu davacıya inşaat seviyesi %40 olan bloktan bir dairenin isabet ettiği, bu nedenle de idarece hak sahibi olarak kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
Kooperatiflerin; ortaklarının müşterek menfaatlerini karşılıklı yardım dayanışma ve kefalet suretiyle sağlamak ve korumak amacıyla kurulup faaliyette bulunmaları nedeniyle, kooperatif bünyesinde sağlanan kredi ve yardımların yukarıda anılan Yasa hükmü uyarınca tüm ortakların yararına olacak şekilde dağıtılması ve böylece inşaat süreci devam eden kooperatifin %70 ve üzerinde inşaat seviyesine ulaşmış bloklarından dolayı davacınında hak sahibi olarak kabul edilmesi gerektiğinden, aksi yönde tesis edilen işlemde ve bu işleme karşı açılan davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Her ne kadar davalı idarece davacının istemi, hak sahibi olmak istediği dairenin inşaat seviyesinin % 40′ in altında olması nedeniyle reddedilmesine rağmen, İdare Mahkemesince davanın ret gerekçesinin idari başvurunun süresinde yapılmadığı nedenine dayandırıldığı görülmekte ise de, mahkemece dava konusu edilen işlemin 2577 sayılı Yasanın 2/1-a maddesinde belirtilen unsurlar yönünden hukuki denetime tabi tutulması ve bu yönlerden biri ile hukuka aykırılığın tesbiti halinde sonuca göre bir karar verilme gerektiğinde şüphe bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerden dolayı idare mahkemesi kararının bozulmasına kare verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirler İli Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna 597 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin l.maddesiyk eklenen Geçici 21. maddede 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremle nedeniyle yıkılan veya ağır ve orta derecede hasar gören % 70 seviyesinde tamamlarımı; konut kooperatiflerinin üyelerine yalnız bir kooperatif ve bir tek üyelik için hak sahipliğ tanınacağı, hak sahiplerinin tesbitinde, kooperatif yönetim kurulunca hazırlanmış ve imze altına alınmış olan noterden onaylı en son üye isim listesinin esas alınacağı belirtilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1. maddesinde tüzel kişiliği haiz olmak üzere, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını, işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma, ve kefalet suretiyle sağlayıp, korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif deneceği hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının üyesi olduğu yapı kooperatifine ait blokların inşaat seviyelerinin %40, %70, %85 ve %90 olmak üzere farklı düzeylerde bulunduğu, üyelerin bireysel olarak hak sahipliğinden yararlandırılması amacıyla çekilen kur’a sonucu davacıya inşaat seviyesi %40 olan bloktan bir dairenin isabet ettiği, bu nedenle de idarece hak sahibi olarak kabul edilmediği, bunun üzerine açılan davada idare mahkemesince; davacının iki aylık talep ve taahhütname verme süresinde başvurusunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği anlaşılmaktadır.
Yukarda açıklanan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden kooperatiflerin; ortaklarının müşterek menfaatlerini karşılıklı yardım dayanışma ve kefalet suretiyle sağlamak ve korumak amacıyla kurulup faaliyette bulunmaları nedeniyle, kooperatif bünyesinde sağlanan kredi ve yardımların yukarıda anılan Yasa hükmü uyarınca tüm ortakların yararına olacak şekilde dağıtılması ve böylece olayda yapı kooperatifi şeklinde kurulan ve inşaat süreci devam eden kooperatifin %70 ve üzerinde inşaat seviyesine ulaşmış bloklarından dolayı kooperatif tüzel kişiliği bir bütün olarak kabul edilmek suretiyle hak sahibi olma koşullarını taşıyan tüm üyelerin anılan Yasa ile tanınan haktan yararlandırılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, depremden dolayı konutu hasar gören davacının hak sahipliği başvurusu, kura çekimi sonucunda inşaat seviyesi % 40 olan bloktan daire isabet etmesi ve bu oranın mevzuatta Öngörülen oranın altında kalması nedeniyle reddedildiğine göre, idare mahkemesince; dava konusu yapılan işlemin bu yönüyle hukuki denetime tabi tutulup incelenmesi gerekirken, davacının iki aylık talep ve taahhütname verme süresinde başvurusunun bulunmadığından bahisle davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle, Kocaeli İdare Mahkemesinin 16.3.2004 günlü ve E:2003/1702, K:2004/360 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 14.1.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Danıştay Kararı – 11. D., E. 2004/3762 K. 2005/152 T. 14.1.2005