Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

14.01.2023 Sigorta Rücu – Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat

14.01.2023  Sigorta Rücu – Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat

 Sigorta rücu – zamanaşımı savunması – kaza tarihi itibarıyla aracın uzun süreli kira
sözleşmesine dayalı olarak kiraya verilmiş olduğu
 sigortacının rücu hakkı düzenlenmiş, B-4/a maddesinde ise “Tazminatı gerektiren olay,
işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru
sonucunda meydana gelmiş ise," sigortacının rücu hakkının bulunduğu bildirilmiştir
 sigorta rücu – ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup, kasıt olmamakla beraber
kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder
 sigorta rücu – Sigortalı araç sürücüsünün trafik kurallarına aykırı davranışıyla %100 kusurlu
bulunması, kural olarak kasıtlı ya da ağır kusurlu olduğu anlamına gelmemektedir (Yargıtay
17. HD 2009/7674 Esas – 2010/1075 Karar sayılı ve benzer nitelikteki diğer kararları)
 sigorta şirketi, genel şartların B.4 maddesinde belirtilen rücu sebeplerine dayalı olarak
ancak sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı, sigorta ettiren ile sigortalının farklı
kişiler olması durumunda sigorta ettireni) hakkında dava açılabilir
 sigorta şirketinin anılan yasal düzenleme uyarınca şartlarının varlığı halinde kendi
sigortalısına/sigorta ettirenine sözleşmeye aykırılıktan bahisle rücu imkanı bulunmakta
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan
… plaka sayılı araç sürücüsünün sebebiyet verdiği trafik kazası nedeniyle zarar gören 3. kişilere ödeme
yapıldığını, sigortalı araç sürücüsünün kazada ağır kusurlu olması nedeniyle, Trafik Sigortası Genel
Şartları B.4/a maddesi uyarınca sigorta ettirene/sigortalıya rücu haklarının olduğunu belirterek zarar
görene ödenen 99.720,48 TL'nin davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili, zamanaşımı savunmasıyla birlikte kaza tarihi itibarıyla aracın uzun süreli kira
sözleşmesine dayalı olarak kiraya verilmiş olduğunu, bu nedenle işleten sıfatlarının olmadığını
belirterek davanın husumet yokluğundan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan
değerlendirmede, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/944 Esas sayılı dosyası
üzerinden davaya konu olay nedeniyle davalıya karşı açılan davada, davalının uzun süreli kira
sözleşmesiyle sigortalı aracı kiraya vermiş olduğu ve bu nedenle aracın işleteni olmadığı hususu
kesinleşmiş olmakla davanın pasif husumetten reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili,
trafik sigortası genel şartlarında öngörülen rücu sebeplerine dayalı olarak ancak sigortalıya karşı dava
açılabileceği, davalının da aracın sigortalısı olması münasebetiyle husumet ehliyetinin bulunduğu
gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Kaza tarihinde geçerli olan 15 Ağustos 2003 tarihinde
yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B-4
maddesinde "Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan
ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar
görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye
ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda
sigorta ettirene rücu edebilir." denilmek suretiyle sigortacının rücu hakkı düzenlenmiş, B-4/a
maddesinde ise “Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin
kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise," sigortacının rücu hakkının
bulunduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte, ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup, kasıt
olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Sigortalı araç sürücüsünün
trafik kurallarına aykırı davranışıyla %100 kusurlu bulunması, kural olarak kasıtlı ya da ağır kusurlu
olduğu anlamına gelmemektedir (Yargıtay 17. HD 2009/7674 Esas – 2010/1075 Karar sayılı ve benzer
nitelikteki diğer kararları). Davacı sigorta şirketi, genel şartların B.4 maddesinde belirtilen rücu
sebeplerine dayalı olarak ancak sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı, sigorta ettiren ile
sigortalının farklı kişiler olması durumunda sigorta ettireni) hakkında dava açılabilir. Bir başka

ifadeyle, sigorta şirketinin anılan yasal düzenleme uyarınca şartlarının varlığı halinde kendi
sigortalısına/sigorta ettirenine sözleşmeye aykırılıktan bahisle rücu imkanı bulunmakta, sigorta
sözleşmesinin tarafı olmayan araç sürücüsüne veyahut işleten ile sigortalının farklı kişiler olması
durumunda işletene karşı işbu yasal düzenlemeden kaynaklı rücu imkanı bulunmamaktadır. Somut
olayda, kaza tarihinde geçerli bulunan 141519914 numaralı poliçede sigorta ettiren taraf, davalı
olarak gözükmektedir. Bu durumda davalının taraf sıfatının bulunduğu kabul edilerek yargılamaya
devam edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının
kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,
4-Peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istinaf kanun yoluna başvurana iadesine, 5-İstinaf
yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair,
6100 sayılı HMK'nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin
olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 18/01/2022 T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 40. HUKUK DAİRESİ DOSYA NO: 2021/2021 – KARAR NO:
2022/62

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?