Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

MAL REJİMİNİN DEVAMI SÜRESİNCE, BİR EŞİN SAHİP OLDUĞU EDİNİLMİŞ MALDA, DİĞER EŞİN ARTIK DEĞERİN YARISI ORANINDA KATILMA ALACAĞI HAKKI VARDIR

MAL REJİMİNİN DEVAMI SÜRESİNCE, BİR EŞİN SAHİP OLDUĞU EDİNİLMİŞ MALDA, DİĞER EŞİN ARTIK DEĞERİN YARISI ORANINDA KATILMA ALACAĞI HAKKI VARDIR

 

  • Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır
  • Artık değere katılma alacağı
  • Yasa’dan kaynaklanan bir hak

Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, taşınmazlar nedeniyle %15 katkı payı oranı olduğu kabul edilerek 128.547,14 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya illişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

 

  1. Katkı payı alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

 

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

 

  1. Artık değere katılma alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

 

Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.

 

Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.

 

Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).

 

Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

 

Somut olaya gelince; eşler, 25.06.1973 tarihinde evlenmiş, 29.08.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 08.09.2015 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).

 

Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;

 

Somut olayda, Mahkemece, banka hesabında bulunan paranın 2006 yılında davalı tarafından çekildiği, boşanma dava tarihi ile paranın çekildiği tarih arasında geçen süre dikkate alındığında mal kaçırma amacıyla çekilmediğinin kanıtlanamadığı anlaşıldığı gerekçesiyle banka hesabında bulunan mevduata yönelik talebin reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; Mahkemece, hükme esas alınan ve 2006 yılında paranın çekildiği Merkez Bankası hesaplarının davalı … adına değil, davacı … adına olduğu, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu Merkez Bankası kayıtlarına göre davalı … adına bulunan banka kayıtlarının dosya kapsamına getirtilmediği ve incelenmediği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu davalı … adına bulunan Merkez Bankası hesaplarının getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır…. 11.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.  Yargıtay Kararı – 8. HD., E. 2020/34 K. 2020/3370 T. 11.6.2020

 

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?