Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

İŞLETEN VE SÜRÜCÜ YAKINLARININ TRAFİK SİGORTASINDAN YARARLANMALARI

İŞLETEN VE SÜRÜCÜ YAKINLARININ TRAFİK SİGORTASINDAN YARARLANMALARI

YARGITAY KARARLARI
(Bir ara yanlışa düşülmesinden önceki yirmi yıllık yerleşik kararlar)

(1) İşletenin ve sürücünün yakınları, üçüncü kişi durumunda olduklarından, sürücü yüzde yüz kusurlu olsa bile, zarar gören yakınlar trafik sigortasından tazminat alabilirler.
Zorunlu Trafik Sigortası’nda sigortacı, işletenin 2918 sayılı KTK’nun 85/1. maddesi hükmünde yazılı hukuki sorumluluğunu, aynı Yasa’nın 91/1.maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek 85/1.madde hükmü, gerekse Zorunlu Trafik Sigortası Poliçesi Genel Şartları’nın 1.maddesi hükmü, ölüm ve bedensel zararlar yanında ancak bir şeyin teminat kapsamında olduğunu öngörmüştür. Aynı Yasa’nın 92/b ve Poliçe Genel Şartları A.3-c bendi hükümlerinde işletenin eşinin, usul ve fürunun, evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin (can zararları dışındaki) mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri isteklerin teminat dışı olduğu da hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm, ZMSS’nın asıl amacının üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınması ilkesinin bir tekrarı niteliğindedir. Ancak anılan maddede bedeni zararlardan söz edilmemiş, sadece mal zararlarının güvence dışı olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır.

İşletenin ve sürücünün aynı derecede yakınları, Trafik Sigortası karşısında, bedensel zararlar bakımından üçüncü kişi durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen Trafik Sigortacısından, bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminatı miktarı kadar ve poliçe limitini geçmemek kaydı ile istekte bulunulabileceğinin kabulü gerekir. Zira, işleten ve sürücü yakınlarının murisin ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, Sigorta Hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir. Bir başka deyişle, muris sürücünün kazadaki kusur oranı ile bu kusurun dışında kalan işletenin ayrıca oluşabilen kusuru varsa kusur oranının belirlenmesi, olaya neden olan başka bir davalı ya da dava dışı başka bir araç varsa, ortaklaşa (müteselsilen) tahsil isteminin de varlığı halinde, bunların kusurlarının toplanması, poliçe limiti aşılmadan tahsile karar verilmesi gerekecektir.

Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde, sürücü murisin olayda 8/8 oranında kusurlu olduğu belirlendiğine göre, davacılar yararına hesaplanacak destek tazminatının tamamından, poliçe limitini geçmemek kaydıyla, işletenden dolayı sorumluluk üstlenen davalı sigortacı sorumlu olacaktır.

Bu durum karşısında, mahkemece, davacılar yararına destek tazminatı hesabı yapılması ve poliçe limitini aşmamak kaydıyla davalı sigortacının sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. 11.HD.16.10.2006, E.2005/9766 K.2006/10349

(2) İşletenin ve sürücünün yakınları bedensel zararlar bakımından üçüncü kişi durumundadırlar.
İşletenin ve sürücünün aynı derecede yakınları trafik sigortası karşısında, “bedensel zararlar” bakımından üçüncü kişi durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen trafik sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminatı miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile, sigortacı sorumlu tutulmalıdır. Zira işleten ve sürücü yakınlarının, murisin ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, sigorta hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir.
11.HD.25.04.2006, E.2005/4340 K.2006/4645

(3) İşletenin, eşinin, usul ve fürunun mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri istekler Zorunlu Mali Sorumluluk kapsamı dışında olup, anılan kişilerin mal zararları dışındaki (can) zararlarının ise, sigorta kapsamı içerisinde bulunması gerekir.
Bilindiği üzere, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere verdiği zararları onun adına karşılamak üzere, hem üçüncü kişileri, hem de sigorta ettireni koruma amacı ile oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Bu bakımdan sigorta ettiren (araç sahibi) üçüncü kişi durumunda olmadığından, ölüm ve yaralanma nedeniyle (kendisi için) sigortacıdan istekte bulunamaz. Ancak sigorta ettirenin eşinin bu tür sigortada sigortacıdan istekle bulunup bulunmayacağı üzerinde durulmalıdır. Konu ile ilgili 2918 sayılı KTK. nun 92/b maddesinde, işletenin eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlât edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri istekler zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında bırakılmış olup, bunun dışındaki zararlarının sigorta kapsamı dışında bırakıldığı konusunda açık bir düzenleme mevcut olmadığına göre, bu kişilerin mal zararları dışındaki can zararlarının sigorta kapsamı içerisinde kaldığının kabulü gerekir. O halde, sigorta ettirenin eşinin açtığı davanın kabulünde ilke açısından bir usulsüzlük mevcut değildir. Öte yandan, sigorta ettirenin eşi ve çocuklarıyla sigortalı araçta birlikte yolculuk yapmalarında sigorta ettirenin maddi ve manevi çıkarı (menfaati) bulunduğundan bir hatır taşıması da söz konusu olamaz. Bu itibarla, zarar tutarından bir indirim yapılması da gerekli değildir.
11.H.D. 16.2.1990, 825-963 (YKD. 1990/6-870)

(4) Kazayı yapan aracı kullanan ve aracın maliki olmayan sürücü, üçüncü kişi konumundadır. Bu nedenle zorunlu trafik sigortasından yararlanabilir.
Zorunlu Trafik Sigortasında, sigortacının, KTK’nun 91 ve 85/1 maddeleri uyarınca işletenin hukuki sorumluluğunu üzerine almış bulunması, sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı Yasa’nın 92.maddesinde veya sigorta poliçesi Genel Şartları’nda, araç sürücüsünün bu kapsam dışında kaldığına ilişkin bir hüküm bulunmaması karşısında, malik olmayan sürücünün ölümü nedeniyle, sigortacının sorumlu olduğunun benimsenmesi gerekmesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
11.HD. 28.11.2002, 6240-11024 (İBD.2004/2-790)

(5) Sürücü ve yardımcıları görevli oldukları aracın trafik sigortasından yararlanabilirler.
Zorunlu trafik sigortasında sigortacı, işletenin hukuki sorumluluğunu üzerine almıştır. Sürücü veya yardımcıları, zorunlu mali sorumluluk dışında kalmadıklarından, bunlar da, işletenden tazminat isteğinde bulunabilirler. Bu nedenle kazada araç sürücüsü ölmüş ise, sigorta şirketinden tazminat bedeli istenebileceği gibi, ölen sürücünün belli oranda kusurlu olması, sigortacının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
11.H.D. 17.4.1995, 2056-3648 (YKD. 1995/8-1236)

(6) Sigortalı araç sürücüsü, kendi kusurundan yararlandırılmamak koşuluyla, kullandığı aracın zorunlu trafik sigortasından tazminat alabilir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirkete zorunlu trafik sigortası ile sigortalı araçta sürücü olarak bulunan davacılar murisinin meydana gelen trafik kazasında ölümü sonucu, onun desteğinden yoksun kalanların, aracın işletenin hukuki sorumluluğunu üzerine alan sigortacıdan sigorta tazminatı isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, Zorunlu Trafik Sigortasında, sigortacı, 2918 sayılı KTK’nun 91.maddesiyle, işletenin, aynı Yasa’nın 85/1.maddesinde öngörülen hukuki sorumluluğunu üzerine almıştır. Anılan maddeye göre ise, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olursa, işletenin bu zarardan sorumlu olacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. Sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı Yasa’nın 92.maddesinde araç sürücüsünün bu kapsam dışında kaldığına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, sigorta poliçesi Genel Şartları’nda da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir O halde sürücünün ölümü nedeniyle sigortacının sorumluluğu ilke olarak benimsenmelidir.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, sürücünün kendi kusurundan yararlanmaması gerektiğidir. Bir başka deyişle, sürücünün kazadaki kusur oranı belirlenerek kendi kurusu dışında kalan kusur oranına göre poliçe teminatından yararlanması mümkündür.
11.HD.09.06.2003, 269-6111

(7) Babanın kusurundan dolayı çocukların tazminatından indirim yapılamaz.
Davacı çocuklar, yaşları gereği ergin (reşit) olmayıp, babalarının velâyeti altında iseler de, baba ile çocukların mal varlıklarının birbirinden ayrı olduğu göz önüne alınarak, babanın kusurundan dolayı çocukların tazminatından indirim yapılamaz.
11.HD.17.06.1988, 4590-4049 (YKD.1988/11-1534)

(8) İşletenin ve sürücünün yakınları ((eşi, çocukları, annesi, babası, birlikte yaşadığı kardeşleri) üçüncü kişi durumunda olup, kazanın oluşunda sürücü kusurlu olsa bile, sigortacı, poliçe limitini aşmamak üzere, kusur oranlarına bakılmaksızın, hesaplanan tazminatı ödemek zorundadır.
Davacılar vekili, davalı şirkete Trafik Sigortası poliçesi ile sigortalı aracın, davacıların murisi yönetiminde oluşan kazada öldüğünü, ölüm limiti olan 7.000.000.000 liranın faiziyle birlikte ödenmesini istemiştir.
Davalı sigorta vekili, isteğin poliçe teminatı dışında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir
Mahkemece, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıların murisinin 6/8 oranında kusurlu olduğu, 2/8 kusursuzluk oranına göre toplam 6.871.361.024 TL. destek tazminatına davacıların hak ettiği gerekçesiyle, destek tazminatı tutarının davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacıların eş ve babalarının sürücü olduğu araç, davalı şirkete Zorunlu Trafik Sigorta poliçesi ile sigortalıdır. Sağ arka tekerleğin patlaması sonucu meydana gelen tek taraflı kazada, sürücü ölmüş olup, davacılar destekten yoksun kalmaya ilişkin tazminat isteminde bulunmuşlardır. Davacıların tazminat istemi, mahkemece kısmen kabul edilmiş olup, uyuşmazlık, murisin meydana gelen kazada ölümü sonucu onun desteğinden yoksun kalanların aracın işleteninden, dolayısıyla onun hukuki sorumluluğunu üzerine alan davalı sigortacıdan tazminat isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere, “Zorunlu Trafik Sigortasında sigortacı, işletenin 2918 sayılı KTK’nun 85/1.madde hükmünde yazılı hukuki sorumluluğunu aynı Yasa’nın 91/1.maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek 85/1.madde hükmü ve gerekse Zorunlu Trafik Sigortası poliçesi Genel Şartları’nın 1.madde hükmü, ölüm veya bedensel zararlar yanında bir şeyin zarara uğraması halinin teminat kapsamında olduğunu öngörmüştür. Aynı Yasa’nın 92/b ve Poliçe Genel Şartları A.3-c bent hükümlerinde işletenin yakınlarının (eşi, çocukları, annesi, babası, evlâtlığı ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin) mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin teminat dışı olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm, ZMSS’nın asıl amacının üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınması ilkesinin bir tekrarı olmaktadır.
Ne var ki, sözü edilen maddede bedensel zararlardan söz edilmemiş, sadece mal zararlarının güvence dışı olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Bu tarz düzenleme nedeniyle, işletenin yasada sayılan yakınlarının uğramış oldukları bedensel zararların ZMSS güvencesi içinde kaldığı kabul edilmektedir. (Bkz. Dr.S.Arkan, Sigorta Hukuku Dergisi, C.1, sayı:3-4, sf.260; Ç.Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ank.1989, sf.86 vd.; Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku Mal ve Sorumluluk Sigortaları, 3.Bası, Ankara, Ekim/2002, sf.669) Dairemizin 16.02.1990 tarih ve 825-963 sayılı kararı da bu yöndedir.

Bu sonuçların, işleten sıfatı olmayan sürücünün aynı derecedeki yakınları için de geçerli olduğunun kabulü gerekir. Zira, sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı Kanunun 92.maddesinde araç sürücüsünün aynı derecedeki yakınlarının bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, sigorta poliçesi genel şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir. O halde sürücünün aynı derecedeki yakınlarının da murislerinin ölümü nedeniyle bedensel zararlar kapsamında olan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin Trafik Sigortacısından istemde bulunabileceği ilke olarak benimsenmelidir. Esasen doktrinde de sürücü ve yardımcılarının işletene karşı tazminat isteminde bulunabilecekleri, dolayısıyla onun sigortacısının da sorumlu olması gerektiği kabul edilmektedir. (Bkz. Dr.S.Arkan, Sigorta Hukuku Dergisi, C.1, sayı:3-4, sf.260; Ç.Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ank.1989, sf.86 vd.) Nitekim, somut olayla ilgili olmamakla birlikte İMSS Genel Şartları’nın 3/c bendinde, bu noktada sürücü ve işleten arasında yakınlar bakımından bir ayrım yapılmamıştır.

Dairemizin 17.04.1995 tarih 2056-3648 sayılı, 15.05.2000 tarih 288-4194 sayılı, 15.03.2001 tarih 1244-1941 sayılı, 09.06.2003 tarih 269-6111sayılı, 20.06.2005 tarih 2004/9695-2005/6380 sayılı kararları, ölen sürücünün eşi ve çocuklarının bedensel zararlara ilişkin “üçüncü kişi olarak” dava hakkının varlığına ilişkindir.

İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları Trafik Sigortası karşısında,bedensel zararlar bakımından “üçüncü kişi” durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen Trafik Sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminatı miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile sigortacı sorumlu tutulmalıdır. Zira, işleten ve sürücü yakınlarının murisin (desteğin) ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, sigorta hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin (desteğin) kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir. Bir başka deyişle, muris sürücünün kazadaki kusur oranı ile bu kusurun dışında kalan işletenin ayrıca oluşabilen varsa kusur oranının belirlenmesi, olaya neden olan başka bir davalı ya da dava dışı bir başka araç varsa, müteselsilen (ortaklaşa zincirleme) tahsil isteminin varlığı halinde, bunların kusurunun da toplanması, poliçe limiti aşılmadan tahsile karar verilmesi gerekecektir.

Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde, ölen sürücünün mirasçıları olan davacılar, 7.000.000.000 TL. olan poliçe limitinin tamamının tahsilini davalıdan istemişler ve sürücü ile işletenin kusur oranları arasında bir ayrım yapmamışlar ve herhangi bir kusur oranına dayanmamışlardır. Hükme esas bilirkişi raporundan, sürücü murisin 6/8 oranında kusurlu olduğu, 2/8 kusurun da teknik arıza olarak nitelendirilen lâstik patlaması olgusuna verildiği anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, teknik arıza, kural olarak umulmayan bir hal olup, önceden sezilemez ve önlenemez niteliği de kanıtlanmadıkça, bu hal bakım kusuru oluşturmaktadır. Bu hali, 2918 sayılı KTK’nun 86/1’inci maddesinde işleteni sorumluluktan kurtaran nedenlerden biri olan mücbir sebep değil, araçta kazayı etkileyen bir bozukluk olarak nitelendirmek gerekmektedir. Bilindiği gibi, teknik arızalar çoğu kez aracın periyodik bakımının zamanında gereği gibi yapılmamış olmasından ileri gelir ve bu da araç için bir kusur oluşturur. Kusurun söz konusu oldu hallerde ise mücbir sebepten sözedilemez. Bu durumda lâstik patlaması da işletenin sorumluluğunu gerektiren bir işletme kusuru olduğundan, sürücü ve işletenin kusurları toplamı olan 8/8 üzerinden, limit aşılmamak kaydıyla hesaplama yapılması, buna göre poliçe limiti olan 7.000.000.000 liranın tahsiline karar verilmesi gerekirken, murisin kusursuzluk oranı olarak raporda bildirilen ve esasen davalının üstlenmediği 2/8 oranına isabet eden 6.871.361.024 lira destek tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
(11.HD.11.07.2005, E. 2004/10789 K.2005/7481)

(9) Kendi kusuruyla trafik kazası yaparak ölen sürücünün desteğinden yoksun kalan yakınları (eşi, çocukları, annesi, babası ve birlikte yaşadığı kardeşleri), “üçüncü kişi” durumunda olduklarından, Zorunlu Trafik Sigortasından “tam kusur” oranına göre maddi tazminat isteyebilirler.
Davacılar vekili, davacıların murisinin, davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın sürücüsü iken, tek taraflı kaza sonucu öldüğünü, bu nedenle davacıların destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek, ıslah ile artırılmış olarak toplam 36.749,17 YTL tazminatın temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, meydana gelen kazada araç sürücüsü olan davacıların murisinin 8/8 oranında kusurlu olduğunu, bu nedenle davacıların tazminat isteme haklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, meydana gelen kazada sürücü olan davacıların murisinin 8/8 oranında kusurlu olduğu, davalı şirketin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası gereği işletenin hukuki sorumluluğunu üzerine aldığı ve sürücünün tam kusurlu olması nedeniyle işletenden, dolayısıyla sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.

Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacıların tazminat istemi, muris sürücünün 8/8 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle reddedilmiş olup, uyuşmazlık, murisin meydana gelen trafik kazasında ölümü sonucu onun desteğinden yoksun kalanların aracın işleteninden, dolayısıyla onun hukuki sorumluluğunu üzerine alan davalı sigortacıdan tazminat isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere, “Zorunlu Trafik Sigortasında sigortacı, işletenin 2918 sayılı KTK’nun 85/1.madde hükmünde yazılı hukuki sorumluluğunu aynı Yasa’nın 91/1.maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek 85/1.madde hükmü ve gerekse Zorunlu Trafik Sigortası poliçesi Genel Şartları’nın 1.madde hükmü, ölüm veya bedensel zararlar yanında bir şeyin zarara uğraması halinin teminat kapsamında olduğunu öngörmüştür. Aynı Yasa’nın 92/b ve Poliçe Genel Şartları A.3-c bent hükümlerinde işletenin yakınlarının (eşi, çocukları, annesi, babası, evlâtlığı ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin) mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin teminat dışı olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm, ZMSS’nın asıl amacının üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınması ilkesinin bir tekrarı olmaktadır.
Ne var ki, sözü edilen maddede bedensel zararlardan söz edilmemiş, sadece mal zararlarının güvence dışı olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Bu tarz düzenleme nedeniyle, işletenin yasada sayılan yakınlarının uğramış oldukları bedensel zararların ZMSS güvencesi içinde kaldığı kabul edilmektedir.

Bu nedenle, oluşan bu sonucun işleten sıfatı olmayan sürücünün aynı derecedeki yakınları için de geçerli olduğunun kabulü gerekir. Zira, sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı Kanunun 92.maddesinde araç sürücüsünün aynı derecedeki yakınlarının bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, sigorta poliçesi genel şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir. O halde sürücünün aynı derecedeki yakınlarının da murislerinin ölümü nedeniyle bedensel zararlar kapsamında olan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin Trafik Sigortacısından istemde bulunabileceği ilke olarak benimsenmelidir.

İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları Trafik Sigortası karşısında,bedensel zararlar bakımından “üçüncü kişi” durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen Trafik Sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminatı miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile sigortacı sorumlu tutulmalıdır. Zira, işleten ve sürücü yakınlarının murisin (desteğin) ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, sigorta hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin (desteğin) kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir. Bir başka deyişle, muris sürücünün kazadaki kusur oranı ile bu kusurun dışında kalan işletenin ayrıca oluşabilen varsa kusur oranının belirlenmesi, olaya neden olan başka bir davalı ya da dava dışı bir başka araç varsa, müteselsilen (ortaklaşa zincirleme) tahsil isteminin varlığı halinde, bunların kusurunun da toplanması, poliçe limiti aşılmadan tahsile karar verilmesi gerekecektir.
Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde, ölen sürücünün mirasçıları olan davacılar, 36.749,17 YTL’nin tahsilini istemişlerdir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sürücü murisin 8/8 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların istedikleri miktar, poliçe limitinin altında olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
11.HD.15.01.2007, E.2005/13243 K.2007/265

(10) İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları trafik sigortacısı karşısında, bedensel zararlar bakımından üçüncü kişi durumunda olduklarından, destekten yoksun kalma tazminat istekleri kabûl olunmalıdır.
Öte yandan, işleten ve sürücü yakınlarının murisin ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, Sigorta Hukuku çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin kusuru tazminat miktarını etkilemeyecek; destek tazminatı poliçe limitini geçmemek kaydıyla ödenmek gerekecektir.

Davacılar vekili, davacıların murisinin davalıya Zorunlu Trafik sigortalı aracın sürücüsü iken meydana gelen tek yanlı kazada öldüğünü bildirerek, ıslahla artırılan destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline istemiştir.
Davalı (Sigorta Şirketi) vekili, trafik kazasında araç işleteninin kusuru bulunmadığından müvekkilinin sorumluluğuna başvurulamayacağını savunmuştur.

Mahkemece, bilirkişi raporuna dayanılarak, davacılar murisi olan sürücünün %70, Karayolları İdaresi’nin ise %30 kusuru ile meydana gelen trafik kazasında işletene yüklenebilecek kusurun bulunmaması nedeniyle davalı (Sigorta Şirketi’nin) sorumlu olmadığı gerekçesiyle ve oyçokluğuyla davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

Dava, davalı şirkete Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalı bulunan aracın, davacıların murisi tarafından kullanıldığı sırada meydana gelen trafik kazası sonucu sürücünün ölmesi nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında sigortacı, işletenin2918 sayılı KTK’nun 85/1’nci madde hükmünde yazılı hukuki sorumluluğunu aynı Kanun’un 91/1 maddesi uyarınca üstlenmiştir. Aynı Kanun’un 92/b ve Poliçe Genel Şartları A.3-c bent hükümlerinde işletenin eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlât edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin teminat dışı olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm, ZMSS’nın asıl amacının üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınması ilkesinin bir tekrarı olmaktadır.
Ne var ki, sözü edilen maddede bedensel zararlardan söz edilmemiş, sadece mal zararlarının güvence dışı olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Doktrinde, bu tarz düzenleme nedeniyle, işletenin yasada sayılan yakınlarının uğramış oldukları bedensel zararların ZMSS güvencesi içinde kaldığı kabul edilmektedir. (Bkz. Dr.S.Arkan, Sigorta Hukuku Dergisi, C.1, sayı:3-4, sf.260; Ç.Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ank.1989, sf.86 vd.; Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku Mal ve Sorumluluk Sigortaları, 3.Bası, Ankara, Ekim/2002, sf.669) Dairemizin 16.02.1990 tarih ve 825-963 sayılı kararı da bu yöndedir. Bu durumda anılan yönlerin işleten sıfatı olmayan sürücünün aynı derecedeki yakınları için de geçerli olduğunun kabulü gerekir. Zira, sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı Kanunun 92.maddesinde araç sürücüsünün aynı derecedeki yakınlarının bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, sigorta poliçesi genel şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir. O halde sürücünün aynı derecedeki yakınlarının da murislerinin ölümü nedeniyle bedensel zararlar kapsamında olan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin Trafik Sigortacısından istemde bulunabileceği ilke olarak benimsenmelidir.

İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınlarının trafik sigortacısı karşısında, bedensel zararlar bakımından üçüncü kişi durumunda olduklarının kabulünün gerekmesine göre, yoksun kalınan destek tazminat miktarından poliçe limitini geçmemek kaydı ile bu sigortacı sorumlu tutulmalıdır. Zira, işleten ve sürücü yakınlarının murisin ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, Sigorta Hukuku çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir. O halde, mahkemece, davacıların uğradıkları maddi zararın belirlenerek poliçe limitini geçmemek kaydıyla hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
11.HD. 22.11.2007, E. 2007/7631 K.2007/14679

(11) Sürücünün tek taraflı yaptığı kaza sonucu eşinin ölümü nedeniyle, kendisi destek tazminatı isteyemez ise de, çocukları, annelerinin ölümünden dolayı destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilirler.
Davacılar vekili, davalı sigorta şirketi tarafından Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi düzenlenen aracın, davacılardan M.A.yönetiminde iken meydana gelen tek yanlı kazada davacıların eş ve anneleri S.A’nın öldüğünü, poliçe limitinin davalı sigorta şirketi tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürerek tazminat istemiştir.
Davalı Sigorta vekili, olayda hatır taşıması bulunması nedeniyle zararın poliçe limiti dışında kaldığını,bununla birlikte kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, davacı sürücünün olayda yüzde yüz (%100) kusurlu olduğu, işletenin herhangi bir kusurunun olmadığı, dolayısıyla sigortacının da sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1) Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirkete Zorunlu Trafik Sigortası ile sigortalı araçta sürücü olarak bulunan davacılardan M.A’nın meydana gelen kazada hayatını kaybeden eşi S.A’dan dolayı kendisi ve çocukları için tazminat isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, KTK’nun 91’inci maddesi ile işletenlerin aynı Yasa’nın 85/1’inci maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere Trafik Sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları’nın sigortanın kapsamını düzenleyen 1’inci maddesinde “sigortacı, bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı KTK’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği” öngörülmüş ve yine KTK’nun 92’nci maddesinde de, anılan sigortanın kapsamı dışında kalan hususlar belirtilmiştir. Bütün bu düzenlemelerden bu tür sigortalarda, sigorta teminatı altına alınan zararların üçüncü kişilerin beden ve mallarında meydana gelen zararların olduğu tartışmasız bir husustur. Dava konusu olayda, davacı M.A’nın, murisi ve desteği olan eşi, kendisinin kullandığı araçta yolcu iken, davacının tek taraflı olarak meydana getirdiği kazada hayatını kaybetmiştir. Ölen kişi, yukarda belirtilen hükümler uyarınca üçüncü kişi ise de, anılan davacı (sürücü), kendi kusuruna dayanarak tazminat isteminde bulunduğuna göre, davalı Sigorta Şirketi karşısında üçüncü kişi durumunda olmayıp, kazaya (zarara) bizzat sebep olan kişi olduğundan ve KTK’nun 92/a maddesine göre, işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilere karşı yöneltebileceği istekler Zorunlu Sorumluluk Sigortası kapsamı dışında tutulduğundan ve tazminat isteminde haklı bulunmadığından, mahkemece, davacı (sürücü) M.A’nın davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
2) Ancak,kazada ölen S.A, yukarda açıklandığı şekilde davalı Sigorta Şirketi karşısında
üçüncü kişi konumunda olup, ölümü nedeniyle zarara uğrayan (desteğinden yoksun kalan) davacı çocuklarının poliçe teminatını isteme hakları bulunmaktadır.

O halde, mahkemece, (ölen kadının çocukları olan) davacılar M.A. ve M.C.A. yönünden işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
11.HD.20.06.2005, E.2004/9695 K.2005/6380

(12) İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları Trafik Sigortası karşısında,bedensel zararlar bakımından “üçüncü kişi” durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen Trafik Sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminatı miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile sigortacı sorumlu tutulmalıdır.
Çünkü, işleten ve sürücü yakınlarının murisin (desteğin) ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, sigorta hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin (desteğin) kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir.
Davacılar vekili, davacıların murislerinin kusurlu olmadığı trafik kazasında öldüğünü, davalılardan B.Sigorta’nın müvekkillerinin aracının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı, diğer iki davalının karşı araç sürücüsünün mirasçıları olduklarını ileri sürerek, her iki davacı için maddi ve manevi tazminatın davalılardan faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalılardan B.Sigorta vekili, karşı araca ait poliçe bulamadıklarını savunarak, davanın husumetten reddini istemiştir. Davalılardan A.Sigorta davaya yanıt vermemiştir. Diğer davalılar vekili, kazada üçüncü bir aracın kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunmalar, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, hasar bedeli ile manevi tazminat isteklerinin aynen ve maddi tazminat isteklerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı B.Sigorta ile diğer davalılar temyiz etmiştir.
Dava, 2918 sayılı KTK kapsamında haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davalı B.Sigorta yönünden dava, ölen sürücünün desteğinden yoksun kalan haksahiplerinin, araç işletenin sorumluluğunu üstlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına karşı, ölüm nedeniyle açtıkları tazminat davasıdır.
Davacılar ile davalı Sigorta arasındaki uyuşmazlık, trafik kazasında ölen sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi sıfatıyla, aynı aracın işleteninden, dolayısıyla da onun hukuki sorumluluğunu üzerine alan sigortacıdan tazminat isteyip isteyemeyecekleri noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle bu davalının, davadaki konumuna göre, sorumluluğun belirlenmesi açısından bu husustaki ilkeleri açıklamakta yarar vardır.
Bilindiği üzere, “Zorunlu Trafik Sigortasında sigortacı, işletenin 2918 sayılı KTK’nun 85/1.madde hükmünde yazılı hukuki sorumluluğunu aynı Yasa’nın 91/1.maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek 85/1.madde hükmü ve gerekse Zorunlu Trafik Sigortası poliçesi Genel Şartları’nın 1.madde hükmü, ölüm veya bedensel zararlar yanında bir şeyin zarara uğraması halinin teminat kapsamında olduğunu öngörmüştür. Aynı Yasa’nın 92/b ve Poliçe Genel Şartları A.3-c bent hükümlerinde işletenin yakınlarının (eşi, çocukları, annesi, babası, evlâtlığı ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin) mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin teminat dışı olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm, ZMSS’nın asıl amacının üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınması ilkesinin bir tekrarı olmaktadır.
Ne var ki, sözü edilen maddede bedensel zararlardan söz edilmemiş, sadece mal zararlarının güvence dışı olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Doktrinde de, bu tarz düzenleme nedeniyle, işletenin yasada sayılan yakınlarının uğramış oldukları bedensel zararların ZMSS güvencesi içinde kaldığı kabul edilmekte olup, varılan bu sonucun, işleten sıfatı olmayan sürücünün aynı derecedeki yakınları için de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira, sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı yasanın 92.maddesinde araç sürücüsünün aynı derecedeki yakınlarının bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, Sigorta Poliçesi Genel Şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir. O halde sürücünün aynı derecedeki yakınlarının da murislerinin ölümü nedeniyle bedensel zararlar kapsamında olan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin Trafik Sigortacısından istemde bulunabileceği ilke olarak benimsenmelidir. Esasen doktrinde de sürücü ve yardımcılarının işletene karşı tazminat isteminde bulunabilecekleri, dolayısıyla onun sigortacısının da sorumlu olması gerektiği kabul edilmektedir. (Bkz. Dr.S.Arkan, Sigorta Hukuku Dergisi, C.1, sayı:3-4, sf.260; Ç.Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ank.1989, sf.86 vd.) Nitekim, somut olayla ilgili olmamakla birlikte İMSS Genel Şartları’nın 3/c bendinde, bu noktada sürücü ve işleten arasında yakınlar bakımından bir ayrım yapılmamıştır. Dairemizin 17.04.1995 tarih 2056-3648 sayılı, 15.05.2000 tarih 288-4194 sayılı, 15.03.2001 tarih 1244-1941 sayılı, 09.06.2003 tarih 269-6111sayılı, 20.06.2005 tarih 2004/9695-2005/6380 sayılı kararları, ölen sürücünün eşi ve çocuklarının bedensel zararlara ilişkin “üçüncü kişi olarak” dava hakkının varlığına ilişkindir.
İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları Trafik Sigortası karşısında,bedensel zararlar bakımından “üçüncü kişi” durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen Trafik Sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminatı miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile sigortacı sorumlu tutulmalıdır. Zira, işleten ve sürücü yakınlarının murisin (desteğin) ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, sigorta hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin (desteğin) kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir. Bir başka deyişle, muris sürücünün kazadaki kusur oranı ile bu kusurun dışında kalan işletenin ayrıca oluşabilen varsa kusur oranının belirlenmesi, olaya neden olan başka bir davalı ya da dava dışı bir başka araç varsa, müteselsilen (ortaklaşa zincirleme) tahsil isteminin varlığı halinde, bunların kusurunun da toplanması, poliçe limiti aşılmadan tahsile karar verilmesi gerekecektir.
Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde ise davacıların murisi olan araç sürücüsünün olayda kusurlu olmadığının çekişmesiz olmasına göre, davalı B.Sigorta bakımından, sigortalı aracın sürücüsünün kusurlu olmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğur olmamıştır.
11.HD. 27.10.2005, E.2004/12632 K.2005/10414

(13) Kendi kullandığı araçla tek yanlı kaza yapan ve bu kazada eşini yitiren sürücü, destek tazminatı isteyemez ise de, annelerinin desteğinden yoksun kalan çocuklar “üçüncü kişi” konumunda olduklarından, babalarının kullandığı aracın Sigortasından yararlanabilirler.
Davacılar vekili, davalı sigorta şirketi tarafından Zorunlu Trafik Poliçesi düzenlenen aracın, davacılardan Z.A. yönetiminde iken meydana gelen kazada eşi R.A.’nın hayatını kaybettiğini, davacıların destekten yoksun kaldıklarını, ölenin üçüncü kişi olması nedeniyle sigorta teminatının ödenmesi gerektiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, işleten tarafından ileri sürülebilecek taleplerin sigorta kapsamı dışında olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, olayda davacı sürücünün ağır kusur ve kastının bulunmadığı, yol ve hava durumu nazara alındığında kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirkete Zorunlu Trafik Sigortası ile sigortalı araçta sürücü olarak bulunan davacılardan Z.A.’nın meydana gelen kazada hayatını kaybeden eşi R.A.’dan dolayı kendisi ve çocukları için tazminat isteyip isteyemeyecekleri noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, KTK’nun 91’inci maddesi ile işletenlerin aynı Yasa’nın 85/1’inci maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere Trafik Sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları’nın sigortanın kapsamını düzenleyen 1’inci maddesinde “sigortacı, bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı KTK’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği” öngörülmüş ve yine KTK’nun 92’nci maddesinde de, anılan sigortanın kapsamı dışında kalan hususlar belirtilmiştir. Bütün bu düzenlemelerden bu tür sigortalarda, sigorta teminatı altına alınan zararların üçüncü kişilerin beden ve mallarında meydana gelen zararların olduğu tartışmasız bir husustur.
Dava konusu olayda, davacı Z.A’nın, murisi ve desteği olan eşi, kendisinin kullandığı araçta yolcu iken, davacının tek taraflı olarak meydana getirdiği kazada hayatını kaybetmiştir. Ölen kişi, yukarda belirtilen hükümler uyarınca üçüncü kişi ise de, anılan davacı (sürücü), kendi kusuruna dayanarak tazminat isteminde bulunduğuna göre, davalı Sigorta Şirketi karşısında üçüncü kişi durumunda olmayıp, kazaya (zarara) bizzat sebep olan kişi olduğundan ve KTK’nun 92/a maddesine göre, işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilere karşı yöneltebileceği istekler Zorunlu Sorumluluk Sigortası kapsamı dışında tutulduğundan ve tazminat isteminde haklı bulunmamaktadır. O halde mahkemece, davacı (sürücü) Z.A’nın davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde bu davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak,kazada ölen muris R.A, yukarda açıklandığı şekilde davalı Sigorta Şirketi karşısında üçüncü kişi konumunda olup, ölümü nedeniyle zarara uğrayan mirasçıları olan davacı çocuklarının poliçe teminatından talep hakları bulunmakta olup, mahkemece bu yönde verilen karar yerinde ise de, bu miktarların hüküm fıkrasında ayrı ayrı ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde gösterilmemesi de doğru görülmemiştir.
11.HD.12.02.2007, E.2005/14332 K.2007/2015

(14) Sigortalı aracın sürücüsünün ölümü nedeniyle, desteğinden yoksun kalanlarasigortadan tazminat ödenmesine hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmamaktadır.
Davacı vekili, davalıya Trafik Sigorta poliçesiyle sigortalı aracın, davacıların murisinin kullanımındayken kazaya karıştığını, maddi zararlarının doğduğunu ileri sürerek her bir davacı için 1.500,00 YTL. tazminatın tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sigortalı aracın sürücüsünün davacıların murisi olduğunu, kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu bulunduğunu, hiç kimsenin kendi kusuruna dayalı hak talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davalınınTrafik Sigortacısı olduğu araç ile başka bir aracın kazaya karıştığı, sigortalı aracı süren davacılardesteğinin öldüğü, 6/8 oranında kusurlu bulunduğu, davacı eş için zararın belirlendiği ve taleple bağlı kalındığı gerekçesiyle davanın kabulü ile hesaplanan tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

Yukarda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına 15.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11.HD. 15.07.2008, E.2007/694 K.2008/9411

*****

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?