Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

MAL REJİMİNİN TASFİYESİNDE EŞLERİN BAĞLI BULUNDUĞU REJİME İLİŞKİN HÜKÜMLER UYGULANIR

MAL REJİMİNİN TASFİYESİNDE EŞLERİN BAĞLI BULUNDUĞU REJİME İLİŞKİN HÜKÜMLER UYGULANIR
  • Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad. 179)

 

Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad. 179). Bu anlamda, tasfiye yapılırken uygulanacak mal rejiminin belirlenmesi önem taşır. Mal ortaklığı rejimi, gerek eski Medeni Kanun gerek yeni Medeni Kanun döneminde gerçekleştirilen evlilikler için kanun koyucunun eşlere seçme imkanı verdiği seçimlik mal rejimi türlerinden birisi olup, eşler geçerlilik şartlarına uygun şekilde tanzim edecekleri mal rejimi sözleşmesi ile mal ortaklığı rejimini aralarında geçerli kılabilirler. Sözleşme, yapıldığı tarihten sonra edinilen mallar yönünden etkili olacaktır.

 

Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179). Bu anlamda, tasfiye yapılırken uygulanacak mal rejiminin belirlenmesi önem taşır. Mal ortaklığı rejimi, gerek eski Medeni Kanun gerek yeni Medeni Kanun döneminde gerçekleştirilen evlilikler için kanun koyucunun eşlere seçme imkanı verdiği seçimlik mal rejimi türlerinden birisi olup, eşler geçerlilik şartlarına uygun şekilde tanzim edecekleri mal rejimi sözleşmesi ile mal ortaklığı rejimini aralarında geçerli kılabilirler. Sözleşme, yapıldığı tarihten sonra edinilen mallar yönünden etkili olacaktır.

 

4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrası “Türk Medenî Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tâbi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar”, dördüncü fıkrası ise “Yukarıdaki hükümler uyarınca mal birliği veya mal ortaklığı rejiminin yasal mal rejimine dönüşmesi hâlinde, Türk Kanunu Medenisi’nin ilgili mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümleri uygulanır.” düzenlemelerini içermektedir.

 

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; 02.03.1990 tarihli mal ortaklığı rejimi sözleşmesinin geçerli şekilde yapıldığı sabit olup, buna göre eşler arasında 17.02.1975 evlilik tarihinden 02.03.1990 sözleşme tarihine kadar yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi, sözleşme tarihinden Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar sözleşmeyle seçilen mal ortaklığı rejimi ve 01.01.2002 tarihinden murisin ölüm tarihi 17.07.2015 tarihine kadar ise yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Tasfiyeye konu taşınmaz, eşler arasında mal ortaklığı rejiminin geçerli olduğu 1994 yılında edinilmiş olup, tapuda muris adına kayıtlı olsa da taşınmazın eşlerin ortaklık malı olduğunun kabulü gerekir.

 

Eşler arasındaki mal ortaklığı rejimi ise muris …’un vefatı ile değil Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 10/1. maddesi gereği Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile sona ermiştir. Bu nedenle, sözleşmede evliliğin ölümle sona ermesi durumunda ortaklığa ait malların sağ eşe kalacağına yönelik maddesi de gözetildiğinde, taşınmazın tamamının tesciline yönelik davacı tarafın talebinin mal ortaklığı rejiminin ölümle sona ermediği gerekçesiyle reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin yapmış olduğu değerlendirme yerinde olmuştur. Ne var ki davacı tarafın talebi, sınırlı olarak sözleşmede geçen bir maddeye istinaden tasfiye olmayıp muris ile noterde yapılan mal ortaklığı rejimi sözleşmesinin hükümlerinin tamamına göre dava konusu taşınmazın tasfiyesini içermektedir. 4722 sayılı Kanun’un 10/4. maddesi de gözetildiğinde, tarafların geçerli olarak yaptıkları mal rejimi sözleşmesi ile seçmiş oldukları mal ortaklığı rejimine göre tasfiye yapılması gerekirken Bölge Adliye Mahkemesinin 743 sayılı TKM’nin 211 vd. maddeleri uyarınca tasfiyesine yönelik talep bulunmadığı yönündeki değerlendirmesi hatalıdır.

 

Talep, geçerli olarak yapılan mal ortaklığı rejimi sözleşmesine göre tasfiye isteğine ilişkin olduğuna, tasfiyeye konu taşınmazın edinme tarihi itibariyle ortaklık malı olarak kabulü gerektiğine, 743 sayılı TKM’nin 211 vd. maddeleri uyarınca taraflarca başka bir paylaşım oranı kabul edilmediğinden eşlerin ortaklık malları üzerinde yarı oranda hakkı bulunduğuna göre davanın kısmen kabulüyle taşınmazın yarı hissesinin mal ortaklığı rejiminden kaynaklı olarak, geri kalan yarı pay üzerinde ise davayı kabul eden davalı mirasçıların hisseleri miktarınca muris adına olan kaydın iptali ile davacı adına tescile karar verilmesi gerekirken, kısmen hatalı değerlendirme ile yazılı gerekçeyle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…. 25.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay Kararı – 8. HD., E. 2019/6537 K. 2020/1753 T. 25.2.2020

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?