ESTETİK AMELİYAT- MANEVİ TAZMİNAT ZAMANAŞIMI DEFİ
- Estetik ameliyat – manevi tazminat zamanaşımı defi
- Tazminat (maddi) sürekli iş göremezlik ve tedavi (estetik ameliyat gideri) tazminatı
- Zamanaşımı süresi çeşitleri
- Faiz başlangıcı – tedavi giderlerinden olan estetik ameliyat giderine, yapıldığı veya bilirkişi raporu ile belirlendiği tarihten itibaren faiz yürütülmelidir
Davacılar; davacı …’in, 20/01/2007 tarihinde evinin üstünde oyun oynadığı sırada, binanın yakınından geçen yüksek gerilim hattından dolayı elektrik akımına kapılarak yaralandığını, 09/03/2007 tarihine kadar rehabilitasyon merkezinde tedavi gören davacı …’in sağ el bileği ve dirseğinde hareket kısıtlılığı meydana geldiğini, vücudunda yanmaya bağlı olarak kalıcı izler kaldığını, davacıların uğradıkları zararlar nedeniyle yapı eserinin maliki olan davalı şirketin 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 58 inci maddesi gereğince sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davacı … için 500 TL geçici iş göremezlik, 4.000 TL sürekli iş göremezlik, 1.000 TL ileride yapılacak estetik tedavi ve ameliyat gideri olmak üzere 5.500 TL maddi ve 60.000 TL manevi; davacı … için davacı …’in özel bakımı ve ihtimamı nedeniyle 1.000 TL ve belgelenemeyen hastanede refakat döneminde yapılan masraflar karşılığı 3.000 TL olmak üzere toplam 4.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi; davacı … için davacı …’in bir yıllık eğitim gideri için 500 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişler, 29/11/2012 tarihli ıslah dilekçeleriyle; davacı … için sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 53.532,65 TL’ye, estetik tedavi ve ameliyat gideri talebini 70.000 TL’ye, davacı … için bakıcı gideri talebini 3.975 TL’ye, davacı … için eğitim gideri talebini 728 TL’ye artırmışlardır.
Davalı; kazanın, mülkiyeti ve bakımı özel kişi ve şirketlere ait hatta meydana gelmesi nedeniyle husumetin hat sahiplerine yöneltilmesi gerektiğini, esas yönünden ise kazanın meydana geldiği binanın kaçak olarak inşa edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/09/2013 tarihli karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairemizce; davalı tarafın sair temyiz itirazların incelenmeksizin, ceza dosyasındaki bilirkişi raporuyla bağlı kalınmaksızın oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması ve davalı şirketin kusur oranı belirlenerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Davacı … 20/10/2017 tarihinde açtığı (işbu dava ile birleştirilen 2017/487 Esas sayılı) davada; Yargıtay bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporuyla iş göremezlik tazminatının yeniden belirlendiği ileri sürerek, 27.498,93 TL TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı … 28/02/2018 tarihinde açtığı (işbu dava ile birleştirilen 2018/165 Esas sayılı) davada; Yargıtay bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporuyla iş göremezlik tazminatının yeniden belirlendiği ileri sürerek, 900,37 TL TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, birleşen davalara karşı yasal süresi içinde verdiği cevap dilekçelerinde; davaların on senelik zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını savunarak, davaların reddini istemiştir.
Bozma ilamına uyan mahkemece; alınan 15/02/2017 tarihli bilirkişi raporu ile 2006 yılında yönetmeliğe uygun olmayan şekilde hattın deplase edildiği, buna rağmen deplase işleminin kabulünü yapan davalının % 40, davacı anne-babanın %10, dava dışı kişi ve şirketlerin ise % 50 oranında kusurlu olduklarının belirlendiği, yine bozma sonrasında alınan bilirkişi raporu ile de davacı …’in talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 81.931,95 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların ise kabulüne karar verilmiş; karar, davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Onama ilamına karşı, davalı taraf karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında benimsenen mahkeme kararındaki gerekçelere göre, HUMK’nın 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymayan davalı tarafın sair karar düzeltme isteminin reddi gerekir.
2- Davacı …, asıl davada; davalı şirketin elektrik abonelerine ait enerji nakil hattından kaynaklı elektrik çarpması sonucunda yaralandığını ileri sürerek, sürekli iş göremezlik ve tedavi (estetik ameliyat gideri) tazminatı, birleşen davalarda ise bozma sonrası alınan bilirkişi raporu ile sürekli iş göremezlik tazminatının daha yüksek miktarda belirlendiğini ileri sürerek; bakiye iş göremezlik tazminatı isteminde bulunmuştur.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan ve maddi (ile manevi) tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı sürelerini düzenleyen 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.
Şukadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur.” denilerek, üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
Görüleceği üzere, kanunda düzenlenen bu üç çeşit zamanaşımı süresi; sübjektif/nispi nitelikteki bir senelik “kısa zamanaşımı süresi”, objektif/mutlak nitelikteki on senelik “uzun zamanaşımı süresi” ile olağanüstü nitelikteki “ceza zamanaşımı süresi”dir.
Bu açıklamalardan sonra, somut olaya gelindiğinde; zarar verici eylemin 20/01/2007 tarihinde gerçekleştiği, maddi tazminat istemine konu birleşen davaların ise (ceza zamanaşımı süresi olan sekiz sene ve) mutlak zamanaşımı süresi olan on senelik süre dolduktan sonra, 20/10/2017 ve 28/02/2018 tarihlerinde açıldığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; davacı … tarafından açılan ve işbu dava ile birleştirilen davaların, davalı tarafça yasal süresinde ileri sürülen zamanaşımı def’ileri gözetilerek, zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı redlerine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabullerine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
Bundan ayrı, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre; tedavi giderlerinden olan estetik ameliyat giderine, yapıldığı veya bilirkişi raporu ile belirlendiği tarihten itibaren faiz yürütülmelidir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı …’in, yargılama sürecinde estetik amaçlı tedavi görmediği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, davacının bu yöne ilişen tazminat tutarının, 16/04/2012 tarihli bilirkişi raporu ile belirlendiği dosya kapsamı ile sabittir.
Buna göre, mahkemece; estetik ameliyat giderine ilişkin tazminatın bilirkişi raporu ile belirlendiği, 16/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, olayın meydana geldiği 20/01/2007 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş olması, doğru görülmemiştir.
Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davalı tarafın bu yönlere ilişen karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir…. 22/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Yargıtay Kararı – 3. HD., E. 2020/2630 K. 2020/4515 T. 22.9.2020 Avukat & Uzman Arabulucu Özkan ERTEKİN