Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

TİCARETİ TERK EDİP ORTAKLIKTAN AYRILMA

TİCARETİ TERK EDİP ORTAKLIKTAN AYRILMA
  • Ticareti terk edip ortaklıktan ayrılma
  • Yönetici ortağın hesap vermekten kaçınması

 

Davacı vekili, müvekkili ile davalının 2005 yılında … Mühendislik adı altında (doğal gaz tesisat, dönüşüm ve kombi satış ve servisi işi yapmak üzere) adi ortaklık kurduklarını ve 2009 yılı sonuna kadar ortaklıklarının devam ettiğini, davacının, 2009 yılı sonunda, tüm demirbaşlar ile stokları ve malzemeleri davalıya bırakarak ticareti terk ettiğini, ortaklığın devamı süresince hiç kâr bölüşümü yapılmadığını, stoklarda 78.187,06 TL’lik malzeme bulunduğunu, müvekkilinin ticareti terk edip ortaklıktan ayrıldığında, davalıda olan alacağının toplamda 55.093,53 TL olduğunu, bu sebeple fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 10.000,00 TL alacağın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 21/12/2011ıslah dilekçesi ile, müddeabih 53.488,42 TL’ye yükseltilmiştir.

 

Davalı, kar, zarar ve stoktaki mal miktarının eşit olarak paylaşılması gerektiğini, bu nedenle elden verilenlerin, vergi ve sigorta ödemelerinin, bilançoda gözüken borçların da hesaplamada dikkate alınması gerektiğini, söz konusu ödemelerin kendisi tarafından yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

 

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporu doğrultusunda, 49.156,00 TL’nin 10.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 08.02.2011 tarihinden, bakiyesinin ise ıslah tarihi olan 21.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair verilen karar Dairemizin 11.02.2014 tarih ve 2013/16823 E. 2014/1930 K. sayılı kararıyla; öncelikle, ortaklık sözleşmesinde bu hususta hüküm bulunup bulunmadığına bakılarak, hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre, böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise yasada açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, davacı tarafın karar düzeltme talebi de Dairemizin 03.11.2014 tarih ve 2014/12273 E. 2014/14221 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.

 

Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde dava konusunun asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı ile, akabinde asliye ticaret mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının da kesinleşmesi üzerine

 

yapılan merci tayini neticesinde görevli asliye hukuk mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile 14.628,36 TL’nin, 10.000,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, geri kalan 4.628,36 TL’sine ise ıslah tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğranılan zararın veya kar payının talep edilmesi; aynı zamanda ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır.

 

HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.

 

Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.

 

Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez.

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.

 

Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.

 

Somut olayda mahkemece, her ne kadar Dairemiz bozma kararına fiilen uyulmuş ise de bozma gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki, Dairemizce verilen ve yukarıda anılan önceki bozma ilamında; uygulanacak yasa maddeleri açıkça ve tek tek belirtilmek suretiyle tasfiyenin ne şekilde yapılacağı, bilirkişi tarafından ne şekilde bir rapor hazırlanması gerektiği ayrıntılı şekilde açıklandığı halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunun bozma ilamında belirtilen hususları içermeyip yöntemine uygun bir rapor olmadığı, taraf ve Yargıtay denetimine açık olmayıp, hükme esas alınacak nitelik ve yeterlikte bulunmadığı anlaşılmıştır.

 

Hal böyle olunca, mahkemece; önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere, öncelikle ortaklığın tasfiyesi için ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle, ortaklığın harcamalarıyla ilgili yönetici ortak olan davalıdan hesap istenmeli, hesap listesinin verilmemesi halinde yönetici ortağın hesap vermekten kaçındığı kabul edilmeli, hesap listesinin üzerinde uyuşmazlık çıkması halinde taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, ortaklığa ait tüm gelir gider hesabı çıkarılmalı, ortaklığın tüm aktif ve pasifi kesin olarak belirlenmelidir. Ortaklığın malvarlığına ilişkin, dava konusu ortaklığın malvarlığını oluşturan demirbaşların karar tarihine en yakın tarih itibariyle değeri belirlenmeli, sonra satış ve nakde çevirme işlemleri yapılmalıdır.

 

Bu kapsamda, dosyaya daha önce rapor sunmuş bilirkişiler dışında, konusunda uzman yeni bir bilirkişi tarafından belirlenecek hesap listesinin, sunulan belgeler ile ortaklığın varsa üçüncü kişilere veya kurumlara olan borçları ortaklığın aktifinden mahsup edilmeli, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yapmış oldukları masraflar ve vermiş oldukları sermaye iade edildikten sonra ortaklara paylaştırılması gereken miktar belirlenmeli, bu aşamalardan sonra, tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim (HMK.297 madde uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm kurulmalıdır.

 

Mahkemece, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin yukarıda ve önceki bozma ilamında açıklanan sıra ve yöntem izlenmek suretiyle tasfiye edilmesi gerekirken, önceki bozma ilamında belirtilen hususları içermeyen eksik, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir….. 16/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay Kararı – 3. HD., E. 2019/5780 K. 2020/2362 T. 16.3.2020  Av. Arb. Özkan ERTEKİN  –   www.ertekinhukuk.com

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?