Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

MAL REJİMİNİN DEVAMI SÜRESİNCE, BİR EŞİN SAHİP OLDUĞU EDİNİLMİŞ MALDA, DİĞER EŞİN ARTIK DEĞERİN YARISI ORANINDA KATILMA ALACAĞI HAKKI ARTIK DEĞERE KATILMA ALACAĞI

MAL REJİMİNİN DEVAMI SÜRESİNCE, BİR EŞİN SAHİP OLDUĞU EDİNİLMİŞ MALDA, DİĞER EŞİN ARTIK DEĞERİN YARISI ORANINDA KATILMA ALACAĞI HAKKI ARTIK DEĞERE KATILMA ALACAĞI

Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı

oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK

mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin

edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra

kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1).

Katılma alacağı, Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya

söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına

gerek yoktur.

Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan

malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır

(TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.

Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.

Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin

bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).

Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun

uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

Somut olaya gelince; eşler, 20.04.1993 tarihinde evlenmiş, 25.07.2010 tarihinde eş … Kınasakal

ölmüştür. Mal rejimi, eş …’nin ölüm tarihi itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/1). Sözleşmeyle

başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe

girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona

erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK

mad.202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır

(TMK mad.179).

Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;

Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davacılar ve birleşen dosyada davacının davalı eş adına

edinilen mallar nedeniyle katılma alacağı talebinde bulundukları, davalının 2002 sonrası edinilen

malları kişisel malvarlıklarıyla edindiğine yönelik kişisel mal savunmasında bulunduğu, Mahkemece,

2002 sonrası edinildiği kabul edilen …, … ve … plakalı araçlar ile 1478 ada 2 parselde 8 numaralı

bağımsız bölüm yönünden hesaplanan katılma alacağına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafın

tasfiyeye konu malların kişisel malları ile edindiğine yönelik kişisel mal savunmasına ilişkin yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde Mahkemece öncelikle, 1478 ada 2

parselde 8 numaralı bağımsız bölümün kooperatif üyeliği yoluyla edinildiği görülmekle, kooperatife

yapılan ödeme belgeleri getirtilmeden, kooperatife yapılan ödemeler ve bu ödemelerin isabet ettiği

dönemler belirlenmeden, ayrıca kişisel mal savunması dikkate alınmadan, yeterli araştırma ve

inceleme yapılmadan, ferdileşme tarihi dikkate alınarak taşınmaz yönünden yazılı şekilde karar

verilmesi hatalı olmuştur. Diğer yandan, tasfiyeye tabi tutulan …, … ve … plakalı araçlar yönünden de

kişisel mal savunması dikkate alınmadan, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan sadece alınma

tarihleri dikkate alınarak, mal rejimin sona erdiği tarihte mevcut olmayan mallar yönünden yazılı

şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur (TMK mad.235/1).

Kabule göre de, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin herbiri hakkında

verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26; 297/2). Somut olayda, Mahkemece, asıl ve birleşen

davanın kabulüne karar verilmesine rağmen, hangi kalem için ne kadar alacağın kabul edildiği

hükümden anlaşılamamaktadır. 6100 sayılı HMK’nin 297/2 maddesine göre, taleplerden her biri

hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık,

şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması

zorunludur. Mahkemece hangi alacak kalemi için ne miktar talebin kabul edildiğinin açıkça yazılarak

karar verilmesi gerekirken, açık ve anlaşılır olmayacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı

olmuştur.

Ayrıca, tarafların taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartı (HMK mad. 114/1,d) olup, Mahkemece

taraf ehliyetinin mevcut olup olmadığı, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır (HMK mad.

115/1). Somut olayda, davacı … mirasçısı …’ın kısıtlı olduğu, vasisinin davaya dahil edildiği ancak

TMK’nin 462. maddesi 8. bende göre, dava açmak için gerekli olan vesayet makamının izni alınmadan

yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır…. 13.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay Kararı – 8. HD., E. 2019/6619 K. 2020/1331 T. 13.2.2020 Avukat & Arabulucu Özkan Ertekin –

www.ertekinhukuk.com.tr

 

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?