İHTARNAMEDE MİKTAR BELİRTİLMESİ ZORUNLU DEĞİLDİR
- İHTARNAMEDE MİKTAR BELİRTİLMESİ ZORUNLU DEĞİLDİR
- ULUSAL BAYRAM VE GENEL TATİL GÜNLERİNDE ÇALIŞTIĞINI HER TÜRLÜ DELİLLE İSPAT EDEBİLİR
- A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 04/02/2010-07/06/2012 tarihleri arasında davalı şirkette uluslararası tır şoförü olarak çalıştığını, müvekkilinin aylık asgari ücret+sefer pirimi ile çalıştığını, müvekkilinin onayı olmadan davalı şirket tarafından Temmuz 2011 tarihinden itibaren sefer primlerinin düşürüldüğünü, asgari ücretlerin geç ve düzensiz ödendiğini, iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil, sefer primi, asgari ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
- B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 06/06/2012 tarihinde çıkmış olduğu yurt dışı seferinden dönüşünde İpsala Gümrük Kapısına geldiği sırada müvekkil şirketten herhangi bir yetkiliye haber vermeksizin kullanmış olduğu TIR çekicisi aracın anahtarını üzerinde bırakmak suretiyle hiçbir emniyet ve güvenliğini sağlamadan aracı terk ettiğini, yurt dışına giderken verilen ücreti iade etmediğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
- C) Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının 04/12/2010-07/06/2012 tarihleri arasında çalıştığı, davacı asile yemin ettirildiği, iş akdinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiğini ispat yükünün davalı işverene ait olduğu, davalı işverenin bunu ispatlayamadığı, bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, tanık beyanlarından davacının sefer prim alacağının eksik ödendiğinin tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
- D) Temyiz:
Kararı, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
- E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretin ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde ise, resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri olduğu açıklanmıştır.
Buna göre; genel tatil günleri, 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos günleri ile Arife günü saat 13.00’da başlanan üçbuçuk günlük Ramazan Bayramı ve Arife günü saat 13.00’de başlayan dörtbuçuk günlük Kurban Bayramı günlerinden oluşur. Ulusal bayram günü 28 Ekim saat 13.00 ten itibaren başlayan 29 Ekim günü de devam eden birbuçuk gündür. 2429 sayılı Yasanın, 5892 sayılı Yasayla değişik 2 nci maddesi uyarınca da, 1 Mayıs genel tatil günüdür. İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesiyle kararlaştırabilir
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.
Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarından, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yapıldığını yazılı delille kanıtlaması imkân dahilindedir.
Somut uyuşmazlıkta, 18.04.2014 tarihli bilirkişi kök raporunda, çıkılan seferlerin sefer çizelgesinin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla hangi tarihler arasında hangi seferlerin yapıldığı, seferlere göre somut bir hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı belirtilerek davacının ulusal bayram ve genel tatil alacağı yönünden hesaplama yapılmamış, davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmesine rağmen ek raporda da hesaplama yapılmamıştır. Mahkemece davacının alacağının ispatlayamadığı gerekçesiyle alacağın reddine karar verilmiştir.
Dosya incelendiğinde, Bakırköy Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 25.07.2012 tarihli yazısında davacının davalı işyerinde çalıştığı döneme ait yurda giriş-çıkış kayıtlarının gönderildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının yurt dışında bulunduğu döneme denk gelen ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatladığı dikkate alınarak, dosyada yer alan bordrolar ile birlikte değerlendirilip davacının talebi hakkında bir sonuca gidilmelidir.
3- HMK 297/2 maddesine göre, Mahkeme tüm taleplerle ilgili bir karar vermek zorundadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde talep edilen alacakların yanısıra, işe girişte davacıdan alınan açık teminat senedinin davacıya iadesini veya iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Ancak Mahkemece bu taleple ilgili bir gerekçe oluşturulmadığı gibi hüküm de kurulmamıştır. Mahkemece bu taleple ilgili gerekçe oluşturulmaması ve olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması hatalıdır.
4- Davacı, davalıyı dava konusu alacaklar açısından davadan önce Bakırköy 40. Noterliğinden gönderdiği 07.06.2012 tarihli ihtarnamesi ile 18.06.2012 tarihi itibarı ile temerrüde düşürmüştür.
Dairemizin uygulamasına göre işçinin gönderdiği ihtarname ile sadece hakları sayarak miktar belirtilmeden temerrüt oluşması mümkündür. İşçinin ihtarnamesinde belirttiği hakları hesaplayıp ödeme yükümlülüğü işverene aittir. Hesaplama ve ödeme yükümlülüğü kendisinde olan işveren miktarları kendisi belirlemek zorunda olduğundan işçi alacaklarında miktar belirtilmesi temerrüt açısından zorunlu değildir. Alacak türünü belirtmek yeterlidir. Dairemiz uygulamasında miktar belirtilmesi halinde miktarla sınırlı temerrüdün varlığı kabul edilmektedir. Ayrıca davacının alacaklarının işveren tarafından hesaplanması zorunluluğu bulunduğundan ihtarnamede süre verilmesi de zorunlu değildir. Bu açıklamalar karşısında temerrüt oluştuğundan, Mahkemece kıdem tazminatı dışındaki alacakların tamamına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava-ıslah ayrımı yapılarak faiz yürütülmesine karar verilmeside hatalı .07.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 9. Hukuk Dairesi 2015/30647 E. , 2019/19363 K.