Kızılırmak, Silver Residance, Ufuk Ünv. Cd No:7/26, Çankaya/Ankara
tr

PAY SAHİPLERİNİN ISKATI USUL VE ŞARTLARI

PAY SAHİPLERİNİN ISKATI USUL VE ŞARTLARI

 

  • PAY SAHİPLERİNİN ISKATI USUL VE ŞARTLARI
  • SERMAYE BORCUNU ÖDEMEYEN BİR PAY SAHİBİNİN ISKAT EDİLEBİLMESİ İÇİN ÖNCELİKLE TEMERRÜDE DÜŞÜRÜLMESİ GEREKİR
  • PAYLARIN BEDELLERİ ANASÖZLEŞMEDE BAŞKACA HÜKÜM YOKSA PAY SAHİPLERİNDEN İLAN SURETİYLE İSTENİR.
  • TTK 406. MADDEDE YAZILI OLDUĞU ŞEKİLDE İLAN SURETİYLE DEĞİL DE ORTAKLARA TAAHHÜTLÜ MEKTUPLA ÇAĞRIDA BULUNULMASI HALİNDE TEBLİĞ EDİLEN BU ÇAĞRI

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/04/2015 tarih ve 2012/190-2015/543 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 15 hissesine sahip olduğunu, davalı şirketin objektif iyiniyet kurallarına aykırı sermaye artırımı kararı alındığını, bu karar için müvekkilince dava açıldığını, bu defa da davalı şirketin yönetim kurulunca müvekkilinin sermaye artırımından doğan ortaklık haklarından mahrum bırakılmasına karar verildiğini, davalı tarafın müvekkiline karşı hiçbir iş ve eyleminde iyi niyetten eser olmadığını, usul ve yasaya aykırı olan ve dava konusu edilen sermaye artırım kararına dayanarak yeni bir usulsüz karara imza atıldığını ileri sürülerek yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, 2006 yılında yapılan genel kurulda sermaye artırımına yönelik karar alındığını ve davacının sermaye artırımından kaynaklanan borçlarını ödemesi için 5-6 yıl beklendiğini, … Noterliğinin 14.11.2011 tarihli ve 32818 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini ve sermaye artırımından kaynaklanan borçlarını faizi ile birlikte ödemesi hususunda davacıya süre tanındığını, davacının tanınan süre içerinde sermaye artırım borcunu ödememesi üzerine ortaklık haklarından mahrum bırakıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın davalı şirketin ortaklarından olduğu, sermaye koyma borcunu yerine getirmediği, davacıya noter marifetiyle gönderilen ihtarnamelerin TTK 408. maddesindeki şartları haiz olduğu, davacıya çıkarılan ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, hakkında açılan iflas davasının reddine karar verilen davalı şirketin, sermaye artırım kararının davacıyı ızrar etmek kastı ile kötüniyetle aldığına dair bir kanaat oluşturacak inandırıcı delil ibraz edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davacı tarafın sermaye artırımından doğan ortaklık haklarından mahrum bırakılmasına (ıskat) ilişkin yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.

 

Anonim ortaklıklarda, pay sahibinin borcu, taahhüt ettiği payların karşılıklarını ifaya yöneliktir. Bu ilke, hem nakdi, hem de ayni sermaye taahhüdü için geçerlidir. Bu ortaklıklarda paydaşlardan ödenmemiş bakiye sermaye taahhütlerinin istenmesi ve buna bağlı olarak gündeme gelen pay sahiplerinin ıskatı usul ve şartları, mülga 6762 sayılı TTK’nun 406-408. maddelerinde düzenlenmiş olup 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 481-483. maddelerinde de bu hükümlerle paralel düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre, 406. madde uyarınca payların bedelleri anasözleşmede başkaca hüküm yoksa pay sahiplerinden ilan suretiyle istenir. Bununla birlikte, 406. maddede yazılı olduğu şekilde ilan suretiyle değil de ortaklara taahhütlü mektupla çağrıda bulunulması halinde tebliğ edilen bu çağrı, gazetede ilandan daha kuvvetli bir bildirme yolu olduğundan, bunun da geçerli olduğunu kabul etmek gerekir (Dairemizin 21.02.1980 tarih, 456/818 sayılı ilamı). Sermaye borcunu ödemeyen bir pay sahibinin ıskat edilebilmesi için öncelikle temerrüde düşürülmesi gerekir. Temerrüdün söz konusu olabilmesi için de bakiye sermaye borcunun ödenmesi konusunda yetkili organın bir karar alması ve bunu sözleşmede öngörülen usul ve şekilde talep etmesi, uygulamadaki ifade ile, apel işlemini yapması gerekir. Şayet anasözleşmede, sermaye borcunun ödeme süreleri ve miktarı duraksamaya neden olmayacak biçimde belirlenmiş ise pay sahibine ihtar gerekmeksizin temerrüt oluşur. Temerrüde düşen ortağa, yönetim kurulu tarafından 6762 sayılı TTK’nun 37. maddesinde yazılı gazete ile anasözleşmenin öngördüğü biçimde ilan suretiyle bir ay içinde ödemeye davet ve aksi halde haklarından mahrum edileceğinin ihtar edilmesi gerekmektedir.

Somut uyuşmazlıkta, 23/09/2011 tarihli ihtarnamenin iadeli taahhütlü mektupla davalı tarafa tebliğ edildiği, 7 gün içinde sermaye artırımından doğan borcun ödenmesi, aksi takdirde ilk genel kurulda diğer ortaklara teklif edileceğinin bildirildiği, 14/11/2011 tarihli ihtarnamenin iadeli taahhütlü mektupla davalı tarafa tebliğ edildiği, 30 gün içinde sermaye artırımından doğan borcun ödenmesi, aksi takdirde ilk genel kurulda diğer ortaklara teklif edileceğinin bildirildiği, 23/12/2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalının ıskatına dair karar alındığı, 06/01/2012 tarihli ticaret sicil gazetesinde ıskatın ilan edildiği anlaşılmaktadır. Ancak az önce de belirtildiği üzere, ıskat için öncelikle sermaye borcu bulunan ortağın temerrüte düşürülmesi gerekmedir. Temerrüt için ise yetkili organın bir karar alması ve bunu sözleşmede öngörülen usul ve şekilde talep etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında temerrüde ilişkin alınmış bir karar bulunmadığı gibi davalı şirketin anasözleşmesi de dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davalı şirketin anasözleşmesi getirtilerek ıskata ilişkin düzenlemelerin bulup bulunmadığı, varsa yapılan işlemlerin anasözleşmeye uygun olup olmadığı, yine yetkili organ tarafından sermaye borcu nedeniyle davalı tarafın temerrüde düşürülüp düşürülmediği hususları incelenmemiştir.

Ayrıca davacı tarafça sermaye artırılmasına ilişkin genel kurul kararının butlanı istemine ilişkin olarak dava açıldığı, bu davanın sonucunun beklenilmesi de talep edilmiştir. Butlan davasının sonucunun işbu davayı etkileyeceği nazara alınarak butlan davasının sonucunun da beklenilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemiştir….9/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 11. Hukuk Dairesi  2016/9492 E.  ,  2018/4038 K.

Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
GÖNDER
1
Merhaba...
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?